2 Ocak 2013 Çarşamba

DEĞİŞİM DEĞİŞİM DEĞİŞİN

değişim


Kadın erkek ilişikisi yıllarca konuşulacak, değiştirmek için adımlar atılacak, belki değişecek belki her zaman böyle kalacak ama duyarsız kalınmayacak. Bizim de duyarsız kalmadığımız günlerden birinde, sosyal medyanın bize sunduğu içimizde kalmasın, hadi yazalım paylaşalımın dibine vuralım gecelerinden birinde; nedir bu kadınların üzerindeki HADİ EVLEN baskısı ve ardından gelen HADİ ÇOCUK yap baskısı. Yaşamın boyunca biriktirdiğin tüm BAŞARILARININ hiçe sayılıp, hayattaki başarı bir kadın için sadece çocuk yapmak ve evlenmekten geçer diyetinin faturasıyla, evli ve çocuklu değilsen BAŞARISIZSIN KABUL ETe isyandayım.

Kadınlar saçma sapan başarısızlıklarını hazmetmeye çalışırken, erkeklere de tam aksi yapılır; gez oğlum, eğlen oğlum, sana kız mı yok benim PAŞA oğlum. Sonunda da memnun edilemeyen kadınlar, doymak bilmeyen erkekler toplumumuzda birey olup yaşarlar

Biz de bununla ilgili;

P-Dünya böyle, kadınlar erkeklere hizmet etsin diye gelmiş gibi davranıyor. Antalya'da bir otel de masaj yaptırıyorum. Masöz, Rus kadınlarıyla Türk kadınları arasındaki farktan bahsediyor.


Diyor ki; 'Türkler kız çocuklarını eşlerine hizmetçilik yapacak şekilde yetiştiriyor. İyi yemek yapsın, ev işlerinden anlasın, çocuk baksın, çayını getirsin, pişirdiği yemeği önüne getirsin, utanmasa  ağzına versin beslesin, çayına şekeri atsın karıştırsın ve daha nice örnek.  Rus kadınlarınaysa öncelikli olarak, erkekleri yatakta nasıl memnun edecekleri öğretiliyor. Biz de zaten öyle şeyler günah.'

Yetiştiriliş tarzımızda bir fark varmış gibi masaj boyunca anlattı durdu. Tabi ben masaj sonunda rahatlayacağıma daha da gergin çıktım, bu da işin ekstrası. Sonuç şu oldu; iki ayrı kültür ama işin temelinde erkeği memnun etmek var. Biz kadınlarda kabullenmişiz bu durumu, dünyaya erkekleri memnun etmek için gelmişiz gibi davranıyoruz ve bunu en başından itibaren kadınlar yapıyor, erkeği yetiştiren kadınla başlıyor, sevgilisi olan kadınla devam edip, karısıyla son buluyor tabi karısı aldatılmıyorsa. Erkekler de, bu hakları aldılar bizden geri vermiyorlar.

E-Ben de böyle düşünüyorum. Kadınların hepsini toplasak, beyinlerine format atsak, erkekler zaten çeki düzen verecekler kendilerine.

P-Bu korkular, bu rekabet kız çocuklarının evleneceksin, sonra anne olacaksın diye yetiştirilmesinden oluyor. Kadınlığımızla kadın düşmanı gibi göründük ama ben inanıyorum, bizim neslimiz hem kız hem erkek çocuklarını daha farkında, daha farklı yetişiştirecek.

Yoksa benim çözümüm kızıma AŞK yok demek. Ben kızımın bir erkeğin kölesi değil; bir erkeğin gerçekten sevdiği, yari, eşi olmasını istiyorum. Aksi olacaksa; AŞK YOK :)

İşin en kötü yanı ne biliyor musun; evli ve çocuklu olduğu halde mutlu olmak için hala arayış içinde olan kadınlar var. Kadınlara seçme hakkı verilmiyor, sadece diretiliyor. Kadın üniversite mezunu, iş sahibi, akıllı, güzel ama bekar. Oldu mu şimdi, tabiki olmaz kadın evlenememiş başarısız, o zaman ne yapmak lazım; sana denk olmayan bir adamla evlenmen lazım. Aşk mı o ne , iyi baba olur, namuslu, efendi, seni aldatmaz - kim demiş- :) hah kitap okumuyor, amaaan olsun sen okur anlatırsın, şarkı dinlemez, olsun sen yemek yaparken mırıldanırsın, film izlemez, olsun fragmanlarını izletir anlatırsın, evet evet o kadarını da yaparsın. Sonuçta ERKEK.

Kadın mecbur yarısı etmeyen adamla evlenmeye. Yoksa, hayatında başarılı olduğu herşey yok sayılıp BAŞARISIZSIN deniyor.

E-Şu zihinlerdeki kodlamaları kaldırabilsek ve işin doğasıyla yaşayabilsek herşeyi, ruhumuzu özgürleştirebilsek. Kadın olarak kendimize gereksiz rekabet ortamı yaratmasak, yapılan hatalarda hemcinslerimizin ruhunu  anlamaya çalışıp, onları suçlu göstermesek, sebep olmaktan, suçlu olmaktan, meta olmaktan sıkıldık artık, boğmasınlar bizi nefes alalım biraz..

P-Haklısın, işin miladını değiştirmek gerekiyor, önce kendimize bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Biz SEN demeye o kadar alışmış bir milletiz ki sadece menfaatimiz varsa BEN diyoruz.

Her şeye baştan başlayalım öncelikle bu hayatta gerçekten bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz şeyleri isteyip, onlara her gün bir adım daha yaklaşalım. Sahip olduğumuz özellikleri fark edip gururlanalım. Henüz sahip olmadığımız birşeyin bizim hayatımızda bir eksik olmadığını bilerek yaşayalım. Bir eş, bir çocuk ancak sahip olup yitirdikten sonra bizim için bir eksik olabilir. Sahip olduğumuzda da bir artı değil, hayatın bize getirdiğidir bunu da böyle bilelim. Kendimizin farkında olalım.

Ve bütün bunlardan sonra söylemek istediğim tek şey; katıldığım bir eğitimde sunumu yapan bayanın dediği gibi;  'DEĞİŞİM DEĞİŞİM DEĞİŞİN' Hep birlikte el ele DEĞİŞELİM.

P-pehito

2 yorum:

  1. Kalemine, yüreğine sağlık,seninle paylaşmak zaten güzel de, farkına varmanın tadına diyecek yok. Dibine vurulası daha nice sohbetlere..Allah muhabbetimizi artırsın :))

    YanıtlaSil