30 Eylül 2013 Pazartesi

BİR GÜN

Göz yaşlarımı siliyorum ve makyajımı temizlediğim için mutlu oluyorum. En azından akan rimellerimle uğraşmak zorunda kalmayacağım. Her halde benim kadar okuduğu kitaba ya da filme kendini kaptıran biri yoktur. Bunları yazarken bile gözümden akan yaşlarla mücadele ediyorum. Bazen fazlasıyla duygusal olduğumu düşünüyorum.


Uluslararası bestsellerden biri olan David Nicholls'ın BİR GÜN isimli romanı beni son altmış sayfasında darmadağın etti. 22 yaşında birbirini fark eden Emma ve Dexter'ın 40'lı yaşlarına kadar ki hayat hikayesini, gençlikten orta yaşa uzanan yaşamlarını, birbirlerinin hayatlarında nasıl yer edindiklerini, sizi her an şaşırtan olaylar ve akıcı bir dille anlatılmış olan bu kitaba eminim aşık olacaksınız. BEN OLDUM :)

Sevgilerimle
pehito

26 Eylül 2013 Perşembe

ŞU AN FARK ETTİM!!


Dört farklı hayatın birbirinin içine geçtiği, başlarda hayatları birbirinden bağımsız ve ayrı dünyaları olan dört kadının bir örgü dükkanında hayatlarının kesişmesini ve birbirlerinin hayatına motif gibi işleyişlerini akıcı bir dille anlatan Debbie Macomber'in Küçük Mucizeler Dükkanı adlı kitabının son sayfasını da okuyup, kitapla vedalaşıyorum.

Her okuduğum kitapta olduğu gibi kendime en yakın karakteri seçip, o olduğum kitaptan, bir şeyler alarak veda ediyorum bu kitaba da. Kahvemin soğumasına aldırış etmeden son bir yudum daha alıp, arkama yaslanıyorum. Duvarımda asılı iki tablo ve aynanın beni her zaman rahatsız eden simetrik olmayan duruşundan bu kez hoşlanıyorum.

Onların duvardaki asimetrik duruşunun benim için, tabloların güzelliğinin önüne geçtiğini düşünüyorum. Duvarımda ki meyveli tabloya elimi uzatsam meyveleri gerçekten tutabilecekmişim hissini sanki ilk kez yaşıyorum. Rus ressama ait diğer tabloyu ilk kez görüyormuşum gibi bakıyorum ve Osmanlı saraylarında ki üç cariyenin resmedildiği yağlı boya tablonun salonuma verdiği havayı ruhumun derinliklerine yolluyorum. Az sonra saçma bir tebessümün yüzüme yerleştiğini fark ediyorum. O iki tabloyu yeni almışım ve dünyanın en güzel iki şeyine sahipmişim gibi hissediyorum.

Tek tek hayatımdaki düzensiz ve simetriyi bozan şeyleri düşünüyorum ve her birinin arkasına saklanan güzelliği keşfediyorum. O an anlıyorum ki hayatın güzelliği; nereye baktığınla ilgili değil, oraya nasıl baktığınla ilgili.

Sevgilerimle
pehito
:)

23 Eylül 2013 Pazartesi

ORADA GÖRÜŞÜRÜZ!!!



Dizlerini bedenine çekmiş, her hücresi birbirinden ayrılmaktan korkar gibi hareketsizdi. Hayatında mutluluğu hep sahip olmadığı şeylerde arayan biri için ne garipti bu hali. İlk kez 30 yıllk hayatında ilk kez kendine kalmış ve yanına hiç kimseyi yaklaştırmıyordu. Belki de ilk kez en çok başka şeylere yoğunlaşmasını ve bizi yanında istemesini beklediğim anda o tam tersini yapmıştı.

İki gündür aralıksız aynı şarkıyı dinliyor " GÖKSEL ACIYOR " ve kendine bakıyordu. İçine öyle kapanmıştı ki, 20 dakikadır varlığımdan habersizdi. İçler acısı dalgınlığına son vermek istercesine, ona hayatın devam ettiğine inandırmak ister gibi "Sevi" diyebildim. Birden onun adı her zamanki farklılığından arınmış değdi kulaklarıma. Onun isminde yarım kalmışlık vardı, Sevi-n, Sevi-len, Sevi-şmek ve içinde sevginin eksik olduğu bir sürü yarım kalmışlık.

17 Eylül 2013 Salı

DUUUUUUUUUUUUUUUUUURRRRR!!!!



Kızımla oyun oynuyoruz. Elindeki için soruyorum; "bu ne kadar" diye. "Beş dolar" diyor.
Canım beş dolar olamaz, biz Türk'üz ve Türk parası "lira" diyorum. "Beş lira demelisin" diye ekliyorum.
Yanıt; "ben Türk değilim anne" oluyor. Üzülüyorum. Bu kez kızım ekliyor; "ben İNSANIM anne"
Keşke bunu hiçbirimiz unutmasak. Ayrımları unutup, hepimizin İNSAN olduğunu anlasak.
Dur desek SAVAŞA ve ŞİDDETE dur desek...


(kızım yaklaşık 3.5 yaşında :))
pehito