19 Ocak 2013 Cumartesi

FARKLILIK FARKINDALIKLA BAŞLAR

bukalemun

Elimde değil, bazı şeylere anlam veremezsem saatlerce düşünür, kafa yorarım, sonunda hala tatmin olmazsam bir bilene danışırım :) Buda öyle anlarıma gelmiş bir yazı olarak sizlerin huzuruna çıkacak.

Gelelim konuya; şu son zamanlarda baya baya meşhur olan yarışma programlarından etkilendim sanırım. Hani şu yetenek bulan programlar. Tabi benim merakım FARKINDALIK üzerine olduğu için, alırım oradan başkasına söylenen bir kelimeyi, saatlerce düşünürüm." Ben de böyle miyim, bu nasıl olmalı, değişmeli mi, kalmalı mı" diye. Derken bu kadar düşündüğün yeter pehito deyip, artık hepinizin yakından tanıdığı Eda'ya bir mesaj attım. Selam, hoş geldin, beş gittin faslını geçtikten sonra konuya girdim;


P- Birinden etkilenmekle, karşındakini kopya etmek arasındaki fark ne sence?

E- Hııımmm, ilginç bir konu, konuşulacak çok şey var bununla ilgili...

P- Peki sen ne düşünüyorsun? Bir adam var ve adamın ses tonu Orhan Gencebay'la birebir aynı. Üstüne adam onun gibi konuşuyor, onun gibi gülüyor, mimikleri onunkinin aynısı. Ne bileyim işte;  her şeyiyle bir kopya Orhan Gencebay.

Diğer yanda da yine aynı ses tonuna sahip ama başka hiçbir görsel özelliği ona benzemeyen, sesini duyduğunda Orhan Gencebay'ı hatırlatan ama şarkıyı yorumlayışıyla sesi bile değişen, adama baktıkça farklılaşan biri var. Hangisi kalıcı olur sence?

E- Kendi kimliğini oluşturamamış bireyler, taklitçi olmaya mahkumdur. Gördüğünü, öğrendiğini harmanlayamayacak, hiç bir zaman, kendinden bir şey katamayacaktır. Yani ortaya çıkan şey, yeni bir şey olmayacaktır.

Düşün bir yazı yazıyorsun, o yazı da senden bir şeyler, senin yüreğinden, zihninden kopan bir şeyler yoksa, yazdıkların senin elinden mi çıkmıştır yoksa bir fotokopi makinesinden mi?

Bu tarz insanların, bu hayat da bir rengi yok. Bence, flu o insanlar.

P- Ya da çok renkliler öyleki;  bukelemun gibiler. Kendilerine ait renkleri yok. Aslında kendi hayatım diyebilecekleri bir hayatları da yok. Genelde çevresindeki insanlara bakıp; onlar ne yapıyor, nasıl yapıyorsa aynısını yapıp, kişisine göre, bulunduğu çevreye göre renk değiştiriyorlar. Önceleri oldukları yerin rengini aldığı için kabul gören bu insanlar, bir süre sonra ben hangisiydim diye, oradan oraya kaçışmaya çalışan bukelemuna dönüşüyorlar.

Etkilenmenin, süreci nasıl işler sence?

E-Etkilenmek doğal birşey, bu dünyadaki canlılar olarak sürekli bir etkileşim içinde değil miyiz?
Gördüklerimiz, duyduklarımız, şahit olduklarımız beynimizde yer edinerek ilk etkisini yapıyor zaten. Önemli olan bütün bunların, bizden tepki olarak nasıl çıkacağı. Senden bir parça olarak nasıl yer edineceğidir.

P- Çok doğru, bütün yaşadığımız deneyimler ve o deneyimlerin, bizim bilinç altımıza yerleşip oluşturdukları olguların, bizden sentezlenip dışarı nasıl yansıtıldığıdır, bizi biz yapan. Biraz anlaşılması zor bir cümle oldu sanırım ama sonuç kısmında vaziyeti özetleyeceğim :)

Bir de böyle insanlar toplum düzeninde tehlike teşkil ediyorlar diye düşünüyorum. Aslında varlıkları olmayan bu insanların, bilinçaltı da onlara var olmadıklarının sinyalini veriyor. Bu yüzden; bu dünyadaki en tehlikeli insan, KAYBEDECEK bir şeyi olmayan insandır (anonim). Onlar var olmadıkları gibi yok da olmazlar. Bu da o insanların kalplerini karartır ve her kötülüğü kolayca yapmalarına neden olur.

Toplumda eskisinden farklı bir tepki görürlerse; hemen kılıç kalkan kuşanıp, karşı taarruza geçerler. Sesleri yükselir, karşısındakini böyle sindirmeye çalışırlar. Ne yapmak geliyor içimden biliyor musun;

1-Hepsinin eline birer kitap verip okumalarını sağlamak,

2-Bakın en azından günde 15 dakika ben kimim, neredeyim, iyi mi yaptım, kötü mü yaptım demelerini sağlayıp,

3-Bilinç altlarını yok edip, her şeyi yeniden yüklemek :). Tertemiz bir bilinç altıyla  HOŞ GELDİNİZ BURASI İYİLİKLER DÜNYASI demek. :)

Veeee Son aşamaya geçmek;

Onlara;" Bak  güzel kardeşim, eğer SEN olmayı ya da BEN olmayı başarabilirsen, gerçekten MUTLU İNSAN olup, çevrendekileri de mutlu edeceksin" ve FARKLILIK farklı olanı taklit ederek değil;

"FARKLILIK; FARKINDALIKLA BAŞLAR" demek istiyorum :)

Sevgiyle kalın.

pehito

4 yorum:

  1. Aslında her insanın farklılıkları vardır,bazıları keşfetmek yada uğraşmak istemez, o yüzden birilerini taklit eder. Mesela ben 6 yaşımdan beri çizimle uğraşıyorum, bana hep birileri şunun çizimlerine bak, şunun gibi yap falan dedi. Ama umrumda olmadı. Ben neden onun gibi yapayım ki? Ben benim yani... Ben çizimlerime ruh katmak istiyorum, beni ben yapan farklı bir çizgim var. Ve yıllar sonra görüyorumki bu işin eğitimini almamış, okulunu okumamış biride olsam çizimlerimi çok seven insanlar var. Hatta bir arkadaş "Tamam belki mükemmel çizimler olmayabilir, fakat gerçekten çizimlerinin sanki ruhu var gibi, bakınca kendini yaşatıyor" demişti. Buda bana yeter...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Abdullah Kara, kendine özgü olan herşey, kişiyi kendi yapan şeydir. Bunun bilinciyle yaşamak muhteşem bir duygu. Umarım varlığımızı böyle sürdürmeye devam ederiz, işin üstadı değilim ama o çizimler de sen varsın ve bu apaçık görünüyor. Ne mutlu sana... Ne mutlu hayatını kendine özgü yaşayanlara..Sevgiyle kal...:)

      Sil
  2. Pehitom, çok güzel noktalara değinilmiş bir yazı bu. Sonunda problemin çözümüne yönelik öyle güzel bir tavsiye vermişsin ki..Okumak. Okuyarak farklı düşünceleri, beyinleri anlamaya çalışmak, olguları, durumları zihinde deneyimleyebilmek, dolayısıyla farkındalıkları artırmak ve hayatı özümseyebilmek. Kıymeti pek fazla, çok fazla. İşte tam da burda senin gibi kalemi kuvvetli olanların önemi giriyor devreye.Samimiyetle düşüncelerini bizimle paylaştığın, düşünmeye sevk ettiğin için bir kez daha teşekkürler.. hep söylüyorum: Sen çok kuvvetli bir farkındalık artırıcısın, günde en az bir doz almak lazım senden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eda'm bu sonsuz desteğin için ben teşekkür ediyorum. Umarım senin dediğin gibi bu yazıyla, az da olsa bir faydam olur da herkes kendi kimliğine kavuşur. Biliyorum, o zaman daha mutlu olacağız... :)

      Sevgiyle kal...

      Sil