28 Şubat 2013 Perşembe

KELEBEĞİN RÜYASI

kelebeğin rüyası
Gösterime girdiğinden beri merak içerisindeydim. Elimde olsa ilk gün giderdim ama ancak dün fırsat bulabildim. Film bittiğinde daha fazla geciktirmediğim için çok sevindim ve artık tekrar tekrar izleyeceğim bir film daha oldu.

27 Şubat 2013 Çarşamba

Mim Mim Mini Mini Mim...

Severek takip ettiğim bloglardan biri olan Kapta'nın Zehir Defterinin yazarı beni mimlemiş. Şimdi keyifle soruları cevaplamak düşer bana :) haydi başlıyoruz....

1-En son kime yalan söyledin, neden?

GÜZEL KIZ, NEDEN GÖZ YAŞI??



Hey Güneş; bak saçlarımda ışıl ışılsın,
Ya okyanus, sen de gözlerimin derinliklerine hapis olmuşsun.
Peki neden tek özgür, gözyaşı??
Bu küçük bedenin yüreğindekiler,
İnan çok acı....

Çaresizliğim dilimin ucunda anlatılmaz,
Yalnızlığım, yalnılıkla dost olana bile derman olmaz,
Kimsesizliğim, annemin karnında başladı, çare olunmaz,
Güzelliğim dillere destan olacak ama ölene kadar,
Öldükten sonra, kıymeti olmaz...

İşte ben böyle geldim Dünya'ya farkındalıklarımla,
Söyle bakalım ne avutur beni, bu yedi Cihanda??
Yüreğime dokunacak başka küçük bir yürek,
Kim gerçek aşkı tatmış ki söyle bana, bu Dünya'da

İşte bunu bildiğimden benim göz yaşım,
Şimdi sana da söylüyorum sırdaşım...
Ben kalbimi bir kez açtım, o ilk kırgınlığımı yaşadım...
Şimdi haksız mıyım söyle,
O gözyaşlarını, akıtmaya...

pehito

26 Şubat 2013 Salı

HALİL SEZAİ; YANGIN VAR

halil sezai

Ben çok sevdim şarkıyı, sizlerle de paylaşmak istedim...Şarkıyı dinledikçe;

İçimi kor alevler sardı,
Bu ne güzel şarkı...
Elimde şarap kadehim,
Perdelerimi indirdim...
Yanan mumlarda, seni arıyorum...
YANGIN VARRR...
pehito

Hadi tadını çıkarın şarkının da, şiirinde :)
Sevgiler.... :)

Halil Sezai; Yangın var



YİNE MİMLENMİŞİM :)

Arkadaşım Abdullah Kara beni mimlemiş. Ben de sevgili arkadaşımı kırmayıp soruları zevkle cevaplayacağım.

KAYIP BALIK NEMO

1-Yabancı dil biliyor musun?
Kendimi işe alınıyormuşum gibi hissettim :) evet biliyorum :)

2-En son okuduğun kitap hangisidir?
İşte bu, benim bir sorunum var. Ben çok çabuk sıkılırım ve uzun süre aynı şeye konsantre olamam. Bu yüzden iki ya da üç kitabı aynı anda okurum, Birinden 10. diğerinden 20, sonra diğerinden 15 gibi. ya da daha fazla ;) En son S*ktir Et, Aşkın Gözyaşları ve Çin Damasını okudum, şimdi de elime iki yeni kitap aldım...

3-Sinema mı, tiyatro mu?
İkisi de doğru ve kaliteli yapılıyorsa, ben seçmem...

4-Rüyaların renkli mi?
:) Üç boyutlu ve renkli...

5-Yaptığın en çılgınca hareket nedir?
En çılgınca hareket epidural sezeryan. Tamam, sonuçta dokuz ay taşıdığın bebişi kucağına alacaksın da, canlı canlı, ayık kafa kendini kestirmek niye?? Bir de omuriliğine canlı canlı iki iğne yiyorsun, titredin olmadı, doğru duramadın denile denile...Anlatacağım AZ SONRA!!!! :)
Hatırlıyorum doktora sordum; "Canım yanacak mı??".-Hayır yanmayacak sadece dokunuşları hissedeceksin. Doğru, dokunuşları hissediyorsun, kesişlerini, açışlarını, minnoşu alışlarını. Daha büyük çılgınlık olamaz, bunun tek nedeni de; çıkar çıkmaz onu ilk gören olmak, kokusunu duymak, onunla o ilk buluşmayı kanlı canlı yaşamak. Ayy hatırladım, hoş oldum şimdi :)

6-Bir hayvan olsan kim olurdun?
Şimdi bu soru "bir hayvan olsan ne olurdun" olsa cevabım değişecekti ama "kim olurdun" deyince... Kayıp Balık Nemo olurdum. Çünkü hep mutlu ve hiç şikayet etmiyor. Benim tam tersim ;)

7-Çocukken en çok neden korkardın?
Terk edilmekten, var bir sebebi ama ben de kalsın...

8-Mesleğin nedir?
Şu an ANNEyim, ilk mesleğim bu. Bıraktığım işim "üretim planlama" ve yeniden işe başlamayı çoooook istiyorum...

9-Bu ülkede olmasa başka hangi ülkede doğmak isterdin?
Başka ülkelerde ki hayatı bilmiyorum, ben yine de bildiğim yerde olayım. TÜRKİYE...ve NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!!!

10-Totem gibi kullandığın ve en çok kullandığın eşyan var mıdır?
Yok, dedim ya ben pek bağlı kalamam bir şeye. Olsaydı da emin olun çoktan değiştirmiştim... :)

Abdullah'a çok teşekkür ediyorum...
Sevgiyle kalın....




25 Şubat 2013 Pazartesi

BAZENLERE SIĞDIRDIKLARIM...

Bazen çocuk olmak istersin,
Ne kadar geç olduğuna bakmadan, sadece çocuk olmak...
Bazen, zaman alıyor yükümü,
Bazen de yenilerini ekliyor...
Anlamadım zaman, benden ne istiyor...
Bazen, öyle acılar yaşarız ki kurşun gibi delip geçen,
Tedavisi hiçbir zaman gerçekleştirilemeyen...

Bazen size de oldu mu hiç??? Her şey yolunda giderken,
Dünya sizin için de tersine döndü mü hiç???
Bazen "OLSUN" demek istiyorum,
Ama ben o kadar olgun değilim, biliyorum...
Bazen zaman geçirip, bazen zamanın üzerinden geçiyorum.
Ama ben, hayatımda hep ikincisi olsun istiyorum...
Bazen sevmeye dünden hazırım,
Bazen sevilmeye...
Bazen en güzeli, sana uzanan eli tutup,
Diğerini, boş vermek.
Bazen belki, zor olan için uğraşmayı bırakıp,
Kolay olanı seçmek gerek...
Bazen ya ağlarsın, ya da gülersin.
Bazen de her ikisini yaparsın...


Bazen biri duysun istersin ağladığını,
Bazen, için için hiç kimse...
Bazen tersine uyanıyor gibiyim,
Tüm hayatımın tersine...
Kasvetli havayı sevmek geliyor içimden,
Ters giden, soğuk olan her şeyi sevmek...
Bazen yalnızlığımı paylaşıyorum burada,
Bazen düşüncelerimi,
Bazen bazenleri paylaşıyorum.
Kim ne derse desin, ben burada olmayı seviyorum...

pehito
Sevgiyle kalın...

24 Şubat 2013 Pazar

BU GECE BAŞKA SANKİ


hüzünlü gece

Bu gece, başka hissediyorum kendimi,
Metal çivileri derime geçiriyorlar ya da
Kuduz bir köpeğin dişleri, koparıyor etimi gibi...

Bu gece başka sanki,
Bütün acılar sözleşip gelmişler,
Ne kadarına dayanabilirim, ona bakacaklar gibi.

Bu gece diğer gecelerden daha siyah, daha karanlık sanki..
Yaktığım tüm ışıklar, cılız bir mum ışığı gibi...
Bu gece canım çok yanıyor,
Nasıl anlatayım, bunun tarifi yok sanki..

pehito

23 Şubat 2013 Cumartesi

DİRİLİŞ

diriliş


Eğer tekrar tekrar gelemiyorsak HAYATA,

İnan hiç adil değilsin DÜNYA ...

pehito

21 Şubat 2013 Perşembe

ÇOCUKLUĞUMDA BEN...




mutlu çocuk


Çocukluğumda Ben; masumiyet nedir gerçekten biliyordum...

Çocukluğumda Ben; büyüyünce anne olacağım diyordum, benim için en kutsal meslek annelikti...

Çocukluğumda Ben; ne çabuk kandırılırdım...

Çocukluğumda Ben; canım istediğinde ağlar canım istediğinde susardım...

Çocukluğumda Ben; ağlamaktan utanmazdım, zayıflık değildi ağlamak benim için...

Çocukluğumda Ben; hayatta canını yakacak en büyük şeyin bisikletten düşmek olduğunu sanırdım, bilemezdim ruhumun yaralarının kapanmayacağını...

Çocukluğumda Ben; ne çabuk affederdim insanları...

Çocukluğumda Ben; yaralarımın nerede sarılacağını bilirdim, güveni sonsuz hissettiğim annemin kucağında. Şimdi ise bunun cevabı muamma...

pehito

20 Şubat 2013 Çarşamba

BAZEN EN GÜZELİ...

mutluluk

Bazen En Güzeli; unutup yalnızlığı, hayal etmek kalabalığı...

Bazen En Güzeli; yeniden çocuk olduğunu hayal edip, elindeki elma şekerini yalamak...:)

Bazen En Güzeli; küçük anlara sığdırdığın mutluluğun tadını çıkarmak...

Bazen En Güzeli; kimseye aldırmadan bağır çağır ağlayıp, gözyaşlarını gömleğin ile temizlemek...

Bazen En Güzeli; yalnız olmadığını bilip, kalbine sığınmak...

Bazen En Güzeli; "Sen misin beni üzen" deyip, bir çırpıda hayatından çıkarmak o insanı...

Bazen En Güzeli; "Ne kadar kilo alırım" demeden, önündeki yemeğin tadını çıkarmak :)....

Bazen En Güzeli; dostlarınla iki lafın belini kırmak...

Bazen En Güzeli; ben olmak. Tüm eleştirilere rağmen hiçbir ödün vermeden, kendin olmak...

Bazen En Güzeli; kendi mutluluğun için, en azından bir kez BENCİL olabilmek...

Bazen En Güzeli; gururunu hiçe sayıp, "SENİ ÇOK ÖZLEDİM" diyebilmek o adama/kadına...

bazen en güzeli

Bazen En Güzeli; aldırmadan ıslanmaya, şemsiyeni kapatıp yürümek yağmurun altında...

Bazen En Güzeli; sadece sarılmak sevdiğine, öylece sıkı sıkı sarılmak...

Bazen En Güzeli; Teoman dinlemek, "Bazen ne yaparsan yap, olmuyor bazen." İşte bunu kabul etmek...

TEOMAN: Bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen...

Sevgiyle kalın...
pehito :)

KARABASAN


Aralıksız alıp verdiğim soluğumla ciğerlerimdeki oksijeni tüketmiş gibiyim. Ağırlaşan göz kapaklarımı araladığımda zifiri karanlığa merhaba dedim, içim korkudan tir tir titriyor ama sakinleşecek bir şey bulamıyorum. Bedenimin üzerinde tarifsiz bir ağırlık, kafamı cendereye almışlar gibi hareket ettiremiyorum.

Ruhuma yapışan korku, göğsüme oturmuş, nefes alış verişimi kontrol edemiyorum. Yavaş yavaş içinde bulunduğum oda aydınlanıyor, önce kapıyı görüyorum. Kapının yanında karanlık bir bedenin varlığını hissediyorum ama sadece bir his hiçbir şey görmüyorum. Kapı yavaş yavaş kapanıyor, oda eski karanlığına dönmesin diye dua etmeye çalışıyorum ve yapabildiğim sadece "bismillahirahmenirrahim" diyebilmek. Duanın devamı için dilim dönmüyor, üzerimdeki o güç dilimi de ele geçirmiş durumda.

karabasan

Ayaklarımın hafiflediğini hissediyorum, ayaklarımı hareket ettirip, yanımdaki adama çaresizliğimi anlatmak için dokunmak istiyorum ama yapamıyorum. Bedenim çaresiz, dilim çaresiz, dualarım çaresiz, soluğum çaresiz geçmesini bekliyorum. 

Gözlerim bir kabusun içinde olduğumu göstersin istiyorum, bir şey sadece bir şey beni, bu çok iyi kurgulanmış kabustan gerçeğe döndürsün istiyorum. Birden ellerimde his kazanmaya başlıyor, sadece yukarı ve aşağı hareket ettirebiliyorum ama bir terslik var. Ellerim birbirine kelepçelenmiş, ayırmaya çalışıyorum on parmağımın eklemlerinden sağlı sollu kemikler çıkmış ve iki elimi birbirinden ayrılmaz hala getirmişler. Ellerimi o halde gördüğümde dehşete kapılıyorum, o an aynı hareketliliği boynumda hissediyorum. Kafamı pencerenin olduğu tarafa çevirdiğimde iki ayrı cam ve üzerinde safran rengi iki katlı perdeyi görüyorum. 

Sonunda aradığım şeyi bulmuştum. Vücudumun bütün fonksiyonlarını bozan kötü bir kabusun içindeydim. Odamda pano bir pencere ve üzerinde tül perde asılıydı. Evdeydim, yatağımdaydım, yanımda eşim vardı her şey olması gerektiği gibi görünen muhteşem kurgulanmış bir kabustu ama bu küçücük hata, beni gerçeğe uyandırmıştı. O pencereler bizim evimize ait değildi ve tak gözlerim bu kez gerçekten açılmıştı.

Uyanır uyanmaz kontrol ettiğim ilk şey penceremizdi, bana artık gerçek hayattasın diyen penceremiz ve yatağımın sol yanında yatan sevgilim. Şimdi ellerimi görüyorum, uzun  parmaklarım her zamanki narinliğiyle kalem gibiydiler. Yatakta doğrulup, beni rahatlattığına inandığım dualarımdan sonra, hemen yan odamızda yatan kızımın yanına gidip onu kokladım. Onun kokusu kışın soğuğunda baharı müjdeledi bana ve minik ellerine dokunduğumda yazın sıcağı içime aktı ve o kabustan bana hiçbir şey kalmadı. 

Bir bardak su içip yatağıma döndüm sevgilimi kucaklayıp bu kez tatlı rüyalara daldım.

pehito
Sevgiyle kalın...

Size konuyla ilgili aydınlatıcı ve rahatlatıcı bir bilgi verecek adresi de sizlerle paylaşmak istiyorum. İçinde oldukça tatmin edici ve huzura kavuşturucu bilgiler var..karabasan nedir?
 

19 Şubat 2013 Salı

OYUN BİTTİ!!!!!!



BEN DE KENDİ OYUNLARIMI OYNAMAK İSTİYORUM AMA OLMUYOR!!!!!!

Beş yaşındaki oğlumla, erkeklere yakışır mavi odasındaki, arabalı halısının üzerine oturduk. Önce bir adam maketi çıkardı, 'bu polis' dedi, sonra bir adam maketi daha, bu da 'asker' dedi. Sonra beş adam üç kadın çıkardı. Bunlar da 'halk' dedi.

Önce polisle askeri kucaklaştırdı. Sonra halkla onları. Abartmıyorum yarım saat sevdiler birbirlerini ve kalktı ayağa 'ANNECİĞİM OYUN BİTTİ'  dedi.

pehito


18 Şubat 2013 Pazartesi

FARKLIYIZ AMA BİZ DE İNSANIZ

Resim yazısı ekle


F-1.75 boyunda, 52 kilo sıska bir adamım. Ayrıca kekemeyim, bu yüzden insanların beni dinlemeye tahammülü yok. Halbuki dinleseler, sesim yanıktır ne de güzel şarkı söylerim.

M-1.55 boyunda 42 kiloyum. Esmer, siyah zeytin gözlü, bal dudaklı dilberim :) İlk ve son erkek arkadaşım Z ile 2,5 yıl süren kanlı ilişkimizden sonra olmayacağını anlayıp, onu terk ettim. Sonra onunla açılan yaraları kız arkadaşlarımla tedavi ettim. Bir de baktım beden değilmiş eş arayan, ruhmuş ve en yakın kız arkadaşım S ile birlikte oldum. Hala devam eden mükemmel bir ilişkimiz var. Ne o acıtıyor ruhumu, ne de ben onunkini. Toplumdan kabul görseydim, belki onlarda görecekti, benim inceliklerimi :)

K-1.77 boyunda 170 kiloyum. İnsanlar bana sadece 'o bir obez hangi hakla o hamburgeri ağzına götürüyor' diye bakıyorlar. Kafalarını çevirip tekrar baksalardı belki onlar da görecekti; 'ben hayatımda karıncayı bile inciltmedim' diyen adamdan daha az yalan söylerim.

Haydi hep beraber başımızı çevirip, onlara yeniden bakmayı deneyelim. :)

15 Şubat 2013 Cuma

BU AŞK SANA YAKIŞIR

aşkın kabulü


Öyle bir Aşk var ki gönlümde...
Bilmem kime yakışır...

Gözümü kapadığımda..
Sahibiyle buluşur...

Öyle bir Aşk ki bendeki...
Ebediyet de yolunu bulan...

Tanrım kulunu kabul edersen...
Bu aşk sana yakışır...

pehito

12 Şubat 2013 Salı

DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM

düşünüyorum öyleyse varım

Düşüncelerin hepsi bir taaruz peşinde gibi ön belleğimden, arkalara doğru hareket ediyorlar. Tabi bunlar yeni yeni gelenler bir de bilinçaltımda biriktirdiklerim var, onlar da az değiller. Görmüşler BEYİN taaruz altında bilinçaltım da hiç zaman kaybetmeden ALLAH ALLAH nidalarıyla koşarak geliyorlar...

Yetişmek mümkün değil onlara, "hangisine cevap versem de aklımdan biraz uzaklara itsem" le cebelleşip duruyorum. Bazıları yazı olup dökülüyor beyaz sayfalara, bazıları rüyalarıma gelip beni orada da bırakmıyor, bazıları gün içinde neye sarılırsam sarılayım, sarıldığım şeyleri benimle kucaklıyorlar.

11 Şubat 2013 Pazartesi

NEREYE GİZLENDİN KADER?


kader


Ne çok merak ettim bu sorunun yanıtını. Özellikle de yanlış yaptığım anlarda. İyi şeyler yaptığımda onlar benim ama yanlış bir şey yaptıysam işte onları sahiplenmem hiç de iyi şeyleri sahiplenmem kadar kolay olmadı hiçbir zaman.
Önce yanlışıma ortak biri varsa, HER ŞEY ONUN YÜZÜNDEN, ortak yoksa o zaman Tanrı yüzünden. "O benim yanlış yapmamı istemese ben asla yapmazdım, yani sonuç da kader diye bir şey var, bunu yaşamam gerekiyormuş, yaşadım. Alın yazım bu benim" deyip, kendimce hatalarımdan kaçtım.

10 Şubat 2013 Pazar

ÖLÜMDEN ÖNCE HİÇBİR ŞEY SON DEĞİL...

yeniden başlamak


Sezen söylüyor "Vay yine mi keder, ama artık yeter..." ailemi kaybedeli üç ay oldu. Hatırlamak istemediğim o feci kazada; bir kardeşimi, annemi, babamı ve sağ elimde ki bir parmağımı kaybettim. Ailemin yokluğunu fark ettiğim anda nasıl bir karanlık çökmüştü bedenime, varlığın ne olduğunu unuttuğum ne büyük bir yokluğun içine düşmüştüm..

Öyle ki; kaybolmak neymiş öğreten bir karanlıktı, çıplak bedenime giydiğim. Öyle bir sessizlik ki, kulaklarımı sağır eden.

6 Şubat 2013 Çarşamba

GÖZLER...

çocuk olmak



Hadi yeniden çocuk olalım...

Dünya'ya aynı saf gözlerle bakalım...

Hani o aldatılmadığımız gözlerle...

pehito

5 Şubat 2013 Salı

BU BİR TERAPİ

kanepe



Selam doktor, yine ben. Yine kendime yetemedim, benim yine sana ihtiyacım var şimdi o beyaz kanepeye uzanacağım. Ve lütfen sen konuşma...

Doktor, bazenlere sıkışıyorum bazen. Öyle mutsuzum ki bunu hangi cümle tam anlamıyla ifade eder bilmiyorum, gitmek istiyorum. Öyle bir gitmek ki, gözlerimi kapatıp bu Dünya'ya veda etmek.

ANNE OLMAK (Bunları Biliyor muydunuz?)

anne olmak
Resmi bir giriş yapmak istemedim, öyleyse şöyle diyelim; herkese iyi haftalar. Kızımın gitmekte olduğu kreşin kurucularından, Uzman Psikolojik Danışman Seyhan Sevinçler Togan'ın bize vermiş olduğu eğitimlerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.

2 Şubat 2013 Cumartesi

1 Şubat 2013 Cuma

TEK GERÇEĞİM ÖLÜM

boğaz köprüsü

Bir sürü uğultu var kafamda, sanki koca bir sinek yığını başımın etrafında dolanıyor gibi, gözlerim kararıyor, önümdeki demire neyi beklediğimi bilmeden sıkı sıkı tutunuyorum.

Yüzlerce yüz bana bakıyor ama hepsi birer gölge, sanki var olmamışlar, aklım bana oyun oynuyor gibi. Düşünüyorum en son ne zaman bu kadar insanı bir arada görmüştüm, tamam şimdi hatırladım, geçen ay; vefat eden annemin cenazesinde.

Her günüm annemin dizlerinde olduğumu hayal ederek geçiyor bir aydır her gün. Sanki onu kaybettikten sonra herkesi kaybettim. Babam hiç tanımadığım bir kadınla görüşüyor, üstelik annemi toprağa verdiğimiz ilk günün gecesinden beri. Bu nasıl bir ACI, bu kadar mı yalan dünya. Sevgiler bu kadar mı yalan, babamdı o benim, hep saygı göstermem gereken, annemin her zaman sevmemizi öğütlediği adam. Yalanmış demek AŞKLAR, SEVGİLER, GÜVENLER yalan.

Karşımdaki insanlardan birinin sesi kulağıma değmeye başlıyor, şu en sevdiğin şarkının melodisi gibi,  çınlıyor kulağımda. Gözlerim tekrar kararıyor, başım öyle dönüyor ki elimdeki demire daha sıkı tutunuyorum. Annem yok, babam yok, eh be güzel sevgili sen neden yaptın bunu bana. Neden en zayıf anımı bekledin NEDEN.

Yürüyorum, bedenimdeki kıyafetleri delen yağmura aldırmadan sonunda senin kokunu alacağımı bildiğim evimize yürüyurum, O delici yağmur, öyle titretiyor bedenimi ama ben memnunum, sonunda güzel sevgilimi kucaklayıp onun bedeniyle ısınmak var biliyorum. Onun sıcacık dudaklarının bedenimde dolaşması var ve bu her zerremin ıslanmasına değer. Biliyorum onun kolları; annemin yokluğunu, babamın terk edişini bana zarar veren her şeyi unutturacak, tek yer biliyorum.

Kapıdayım sevgilim, kalbim ağzımda çarpıyor şimdi. Birazdan sen olacaksın yanımda ve tüm terk edilişlerim son bulacak senin yanında. Seni kucaklayıp yatağımıza uzanacağım ve bitecek tüm hüzünler, ılık bir rüzgarla terk edecek beni biliyorum sevgilim.

İçerideyim sevgilim, dört yıldır birlikte uyuduğumuz odadayım, senin o melek yüzün karşımda, öyle huzurlu, öyle mutlu, öyle güzel uyuyorsun ki, ben seni uyandırmaya kıyamayacağım. Seni kaldırıp, NEDEEEEEN!!!! diyemeyeceğim, yanında ki ADAM KİM!!!! diyemiyorum.

Kapıyı kapattım sevgilim, şimdi o yağmur eskisinden daha deli yağıyor, daha çok ıslatıyor, daha çok üşütüyor beni. Bir taksi durdu yanımda, inen yolcunun yerine ben geçtim sevgilim. Çek Boğaz'a kardeş!!

Şimdi o ağıt, anlamlandı, sensin o; muhteşem duruşuyla, tüm asilliği, tüm masumiyetiyle karşımda duran benim dört yıllık sevgilim. Son bir çığlık geliyor kulaklarıma, evet bu benim adım.Senin ağzından duyduğum son ses; MEHMEEEET YAPMAAAA!!!!

Elveda sevgili; parmaklarımı gevşetiyorum, avuçlarımın arasındaki demirleri bırakıp, o bedenime damla damla dökülen yağmurların kaynağına karışıyorum şimdi, bilirsin ne çok severim ışıl ışılken BOĞAZI, ne çok severim İSTANBUL'u şimdi sıra ben de; ben terk ediyorum. Gidiyorum, benim tek gerçeğime; ÖLÜME.

pehito
kurgu, hikaye