30 Ocak 2014 Perşembe

SÜRREAL AŞK



Çok beğendim resimlerinizi, kullandığınız renkler, hoyrat fırça darbeleriniz. Pek anlamam aslında resimden, bu davetli geldiğim ilk sergi. Sürreal değil mi çalışmalarınız. Gerçeküstü, gerçeklikten uzak.. Bir kaç ressam biliyorum; ALBRECHT ALTDORFER, GIUSEPPE ARCIMBOLDO, AUBREY BEARDSLEY hıııım bir de ARNOLD BOCKLIN çok eski zamanlarda yaşamışlar 1922'li yıllar. Güzel resimler yapmışlar ve günümüz de bile anılır olmuşlar. Zaten her şeyin güzelini eski zamanlarda yaşayan insanlar yapmışlar.

Aşkın güzelini de onlar yaşamışlar, bakma bana öyle aşkın güzeli olur mu diye. Resimlerinin mavileri bana diyor ki; bu adam duygu adamı, siyahları keskin çizgileri kuralları var diyor. Sarılar sıcak bir adam ve dikkat çekmeyi seviyor ama en önemlisi bu adam sanatçı ruhu taşıyor diyor.

Doğruyu söylemedim size, davetiye falan almadım, zaten sizin çevrenizden çok uzaklarda kendi kabuğunda yaşayan bir kadınım ben. Rüyamda gördüm sizi, açık konuşacağım, şunu diyordum rüyamda kendime "bu adam güzel bir adam değil, kilosu da epey fazla ve kısa boylu da, aslında zayıflasa sevimli bir yüzü var. Peki beni neyi etkiledi de girdi rüyalarıma." Sonra hiç şüphesiz şöyle devam ediyorum cümlelerime; "o sanatçı ruhlu bir adam, duygularını fırçasına, oradan beyaz kağıda geçiren sanatçı ruhlu, duygusal bir adam. Benim ruh eşim o." Ne kadar uzun zamandır kendime; hayata iki kişi gelirmişiz, kendine benzeyen başka bir ruhla. Benim eşim kim deyip duruyordum ve siz girdiniz rüyalarıma.

Siz gerçekten o fırçayı tutan adam mısınız, o renkler gerçekten sizin mi, yoksa magazin programlarında her gece yanınızda başka başka genç tenlerle gezen adam mısınız siz. Sözlesenize, sahi siz kimsiniz?

pehito

29 Ocak 2014 Çarşamba

NOKTASIZ HAYAT



Ne kadar acı biriktirebilirsin içinde, 
Ne kadar taşıyabilirsin yüklerini?
Hangi virajda dağılır, hangi köşe başında kime çarpar onunla toplanırsın!
Buz gibi havaya aldırmadan, ellerini cebine sokmuş, ne kadar uzağa gidebilirsin?
Hangi ateşin başında ısınmaya karar verir, verirsin de gidemem dersin!
Yüreğin buz tutmuşken, ateşin sıcağını hissedebilir misin?
Söylesene hiç, bir an durup baktın mı kendine,
Sordun mu; bu yolculuk nereye?
Var mı bu istasyon'dan sana uzanan bir yol,
Yoksa uçsuz bucaksız mı gideceğin yol?
Ne çok soru işaretin, arada es vereceğin virgüllerin var ama 
Ne bana, ne de sana "Dur! Burası bizim" diyeceğin,
Bir noktan yok!

pehito



28 Ocak 2014 Salı

SADE'LİĞİN DOZU!


Yalın'lığın dozunu kaçırmış, yalın ayak yürüyorum..
Sade'liklere çarpa çarpa geçiyorum,
Sade dostluklardan, 
Sade hayattan, 
Sade hikayeler ve belki de
Sade bir aşktan..

pehito



15 Ocak 2014 Çarşamba

GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ


Daha önce burada, yazarın SON ÜÇ PEYGAMBER isimli kitabını da paylaşmıştım. O kitabı aldığım gün, yazarın iki kitabını daha merak edip almıştım. Çok uzatmadan kitaba geçmek istiyorum.
Kitapta genel olarak varoluşun gizemine ve bizden önce de yaşayıp yok olmuş ruhlara ve uygarlıklara, onların öğretilerinin bizim çağımıza nasıl geldiğine değinilmiş.
Kitapta ilgimi çeken bazı konulara değinmek istiyorum.
Atatürk, Emekli General Tahsin Bey'in; Türk dili ve Maya dili arasında ki benzerliği anlatmasıyla, Tahsin Bey'i konuyu araştırması için görevlendirir. Tahsin Bey'in araştırmaları sonucunda, M.Ö 200.000 ile 70.000 yılları arasında Büyük Okyanus'da Avustralya'nın bir kaç misli büyüklükte MU adında bir kıtanın varlığı keşfedilmiş olduğunu öğrenir ve Türkler'in de bu kıtadan gelip gelmediğini araştırmaya başlar.
Meksika'da ki araştırmalar sonucunda Atatürk; Maya-Aztek-İnka uygarlıklarının, Türkler'de kullanılan eşyalara benzer eşyalar kullandıklarını öğrenmişti. Ayrıca davullar ve kalkanlar bizimkilere çok benziyor ve üzerinde ay-yıldız sembolleri bulunuyordu.
Bütün bu araştırmaların yapıldığı kitapların çevirileri, Türk Dil Kurumu'nun kitaplığında, halen 56 ve 57 numaralı kayıtlarda ve Anıtkabir'de de muhafaza edildiği. kitaba not düşülmüş. Yazarın kitabı daha nice bilgileri belgeleriyle okuyucuya sunmakta.
Kitabı bitirdiğinizde kafalarınızda ki çoğu soru işaretinin yanıtlandığını ve yeni yeni soruların da belirdiğini göreceksiniz. Var olanla yetinmek yerine okuyup araştırmayı tercih edenlere, kitabı öneririm.

pehito

KİTAP              GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ
YAZAR            ERGUN CANDAN
YAYIN EVİ     SINIR ÖTESİ YAYINLARI
SAYFA            258

14 Ocak 2014 Salı

ŞAİR'İN KALEMİDİR AŞK


Gecenin kuytusundan çığlığım..
Göremezsin ama duyabilirsin belki, gönlünün sızısında beni.
Ne o Güldün mü? 
Gamzelerin pek havalı görünüyor ama Neden?
Senden daha iyi kim bilir, şairin kalemidir aşk!
Hani dokunamadığı, ulaştım derken kaybettiği aşk.
Benden önce de söylenmiştir elbet;
Şair aşık yaşamalı, aşık ölmeli. 
Bitti mi aşk?
İşte o vakit; kelimeler hızla kaçıyor senden, 
Bunu en iyi şair olan bilmeli!
Yazacaksan eğer;
Hep bir aşkın olmalı; sana değen, senden giden ya da hayallerini süsleyen.
Şairin kalemidir aşk, onu kalbine kilitlemeli!!

pehito 

10 Ocak 2014 Cuma

HAYAT

                       

Düşünüyorum neden yaşadıklarımızı değiştiremiyoruz..
Ve sonra bulduğum; biz hayata en dibinden bakıyoruz, görebildiğimiz en yakınımız. Bu yüzden seçemiyoruz doğru kim yanlış ne? Kıralım kabuklarımızı üçüncü bir göz olalım kendi hayatımıza bakan, ne çok doğrumuz yanlış, ne çok yanlışımız doğru olur o zaman.

pehito
:)

8 Ocak 2014 Çarşamba

BİR BESLEMENİN GÜNLÜĞÜ


Küçük yaşta ailesini kaybeden Lavinia'yı, yolculuk yaptıkları geminin kaptanı yaşadıkları eve, besleme olarak götürür. Zenciler ve beyazlar arasında büyük uçurumların olduğu, zencilerin tenlerinin renginden dolayı aşağılandığı ve köle olarak kullanıldığı 1800'lü yıllardır.

Bir beyaz olmasına rağmen Lavinia, evin sahibi olan kaptanın mutfağında çalışan, zenci Elle ile yaşamaya ve oradaki işleri öğrenmeye başlar. Bir yandan da evin sahibesi bayan Martha'nın ilgisini kazanıp bir beyaz gibi yaşamayı da öğrenmektedir. Küçük kız hem zencilerin sefil hayatının, hem de beyazların ihtişamlı hayatının bir parçası olup nereye ait olduğunu anlayamamaktadır.

Kitapta arka arkaya bir çok trajediye şahit olacaksınız. Lavinia'nın büyüyüp genç bir kadın olurken çevresinde ki beyazların muhteşem görünen ama hastalıklı hayatlarını, diğer taraftan her türlü sefilliğe rağmen sevgi ve sadakatle birbirlerine bağlı zenci bir ailenin masumiyetini okuyacaksınız ve sonunda sevginin ve sadakatin her şeyin üzerinde ve hayattın tek gerçeğinin o olduğunu..

Kitabın sonunda yazarın notu bulunmakta, orada yazdıklarının gerçek hayattan izler olduğunu belirtmiş ve bu romanı çok daha çarpıcı hale getiriyor. Elinizden bırakamayacağınız, buram buram edebiyat ve gerçeklik kokan mükemmel romanı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.

pehito

Kitabın adı  : BİR BESLEMENİN GÜNLÜĞÜ
Yayın evi    : MARTI YAYINLARI
Sayfa sayısı : 533
Yazar         : KATHLEEN GRISSOM
Çeviren      : DİDEM UĞUR

4 Ocak 2014 Cumartesi

ADINI SEN KOY


Bir gün biri gelecek ansızın kapını çalacak; "girebilir miyim?" diyecek. Sen şaşıracaksın, daha önce hiçbir misafirinde o kadar heyecanlanmamış olacaksın. Hissettiklerini tarif etmeye çalışacaksın, bir adı olsun isteyeceksin ama bulamayacaksın. Hislerin öyle güçlü, öyle derin olacak ki, sen o hisse isim veremeyeceksin.

Sonra o kapını çalan, kalbini de çalıp apansız gidecek. Sen hazır olmayacaksın bu gidişe. O kadar güçlü hislerin varken bu gidişe, gidiş diyemeyeceksin. Telefonuna bakıp duracaksın; SESSİZ. Onun arkadaşlarını arayacaksın; SESSİZ. Yatağın SESSİZ, birlikte gittiğiniz yerler SESSİZ.

Bir zaman sonra alışacaksın bu sessizliğe. Bunu hayatının madalyonu olarak saklayacaksın ve her yeni gelende, çıkarıp önce o madalyona bakacaksın. Bu sebepten, yeni kadına/adama, hiçbir zaman ona aşık olduğun gibi aşık olamayacaksın.

Bir yara kanayıp duracak derinlerde bir yerde, gün gelip kabuk tutacak ama ömrün boyunca kaşınacak ve sen onu yine hatırlayacaksın. Adı ilk aşk olacak, unutamadığın aşk olacak, bitmesini istediğin aşk olacak, bitti dediğin aşk olacak ama hep olacak.

sevgilerimle
pehito

SOĞUK KAHVE


Kitabın yazarının "Bu kitap sensin. Sana seni anlattım." dediği kitaptır. İçinde yazarın ardında kalan ilişkisinin baş kahramanına dair biraz aşk, biraz sitem bulunduran kitabı, yalnız başınıza bir restoran ya da kafeye gittiğinizde keyifle okuyacaksınız. Yazar biriyle konuşur gibi yazdığı için size o anki yalnızlığınızı da hissettirmeyecektir.
İçinde edebi bir şey yok, sadece duygular var. Yazarında edebi bir kitap yazdım diye iddeası yok zaten. Ben sıkılmadan okudum zaten su gibi akıyor. Sevgilisinden yeni ayrılanlara özellikle tavsiye ederim.

Sevgilerimle
pehito

SON ÜÇ PEYGAMBER


Ergun Candan'ın kaleme aldığı kitapta Musa, İsa ve Muhammed peygamberlerin tarihte ki yerlerini ve insanlığa iletmekle görevlendirildikleri dinleri nasıl kabul ettirdiklerini, peygamberlik sürelerini ve ölümlerini okuyacaksınız.
Kitapta, ruhların hangi evrelerden geçtikleri, Demir Çağıyla başlayan insanlık tarihinin ruhsal çöküş döneminin bir parçası olarak Dünya'ya geldiğini ve 2000'li yıllarından sonundan itibaren artık yükseliş dönemine geçtiği konu edilmiş.
Kitabı okurken bilmediğim bir çok bilgiyle karşılaştım. Yazar kitabının sonunda kaynaklarını belirtmiş ama ben de bunlara inanmadan önce biraz araştırma yapmak niyetindeyim. Bu bilgilerden bir kaçından bahsetmek istiyorum.
Birincisi Musa Peygamberin, bir cinayet işlemiş olması üzerine Mısır'ı terk etmesi. Bir diğeri İsa Peygamberin annesiyle ilgili;" onu bakire Meryem olarak biliyordum" ama kitapta Meryem'in eşinden bahsedilmekte. Üçüncüsü Muhammed Peygamberin eşi Hatice vefat ettikten 2-3 hafta sonra Sevda adında müslümanlığı yeni kabul etmiş bir kadınla evlenip, bundan bir kaç gün sonra 6 yaşındaki Ayşe'yle nişanlanması ve Ayşe 9 yaşına geldiğinde onu nikahına alması.
Bunların hepsi kitapta bir şekilde sebepleriyle anlatılıyor. Kimi ikna edici, kimi ise benim için henüz ikna edici seviyede değil.
Kitap oldukça ilginç, çoğu hayretlere düştüğüm, zaman zaman gülümsediğim bilgilerle dolu. Dinle, tarihle ilgilenen arkadaşlarıma kitabı tavsiye ediyorum.

Sevgilerimle
pehito

son üç peygamber
yayın evi: SINIR ÖTESİ
yazar      : ERGUN CANDAN
sayfa       : 331

1 Ocak 2014 Çarşamba

MUSMUTLU OLUN EMİ!!


2014'ün ilk gününü bitirmeden çok kısa yazacağım. Herkesin gönlündeki güzelliklerin gerçek olduğu musmutlu bir yıl diliyorum. Sonraki yılları da zamanı gelince konuşuruz.
;)
Neler geride kaldı, neler gelecek demiyorum kendim içinde sizler içinde içinizdeki huzurun daim olmasını diliyorum. Ve kendime verdiğim en büyük sözümü sizlerle de paylaşmak istiyorum. Kendime her zaman yeni şeyler katıp hayatıma öyle devam edeceğim ama en önemlisi bunu ruhsal anlamda yapmak istiyorum. İçimiz huzurluysa HER YER cennet diyor ve noktayı koyuyorum.

Sevgilerimle
pehito