31 Ocak 2013 Perşembe

BU BİR TEŞEKKÜR YAZISI

teşekkür ederim

Önce kendisine ilk hikayemi okuduğumda, "sen yazmalısın" diyen arkadaşım Aylin Altuğ'a ve G'ye,

Yazmaya karar verdim dediğimde "o zaman muhakkak bir blog açmalısın" diyen kardeşime,

29 Ocak 2013 Salı

EVET BUNLARDA BENİM MİM CEVAPLARIM

bugünkü ruh halim


Sevgili safransarı arkadaşımı yeni keşfettim. İyiki de etmişim diyorum çünkü okurken çok eğleniyorum, başımda olmayan aklım daha da uzaklara gidip, beni iyiden iyiye başka alemlere götürüyor. Bir takım soruları cevaplamamızı; onun deyimiyle şeyettirmiş, hadi bakalım ben de cevaplıyorum, bakalım bugünkü ruhum ne alemde;

HALİL SEZAİ'DEN SONRA BİR DE AYDA'DAN DİNLEYİN İSYAN

Halil Sezai İSYAN şarkısıyla yüreğime dokundu, şarkıyı zaten çok severek dinliyordum ama İNCİR REÇELİ filmiyle çok daha anlamlı, çok daha güzel, derin ve isyan dolu geliyordu şarkı bana.

Dün akşam, biri gelip dese ki; "Halil Sezai'den dinlediğim bir şarkıyı, başkası söyleyecek ve sen daha çok etkileneceksin", bunu kim söylese "hadi oradan" derim. Çünkü benim ilklerim vazgeçilmezdir. Ben o şarkıyı Halil Sezai'den dinlediysem ondan başkası beni etkileyemez, bu ön yargım dün akşam Türkiye'nin muhteşem sesini arayan yarışma programındaki Ayda ile son buldu. Ayda yüreğimi aldı üzerine bastı, bastı, tepindi hırsını alamadı o şarkıyla paramparça yaptı.

O nasıl bir ses, o nasıl bir duygu. Hadi sen söylerken yaşadın da bizden ne istedin. Beş kişi dinliyoruz kızı, beşimizde mi aynı derecede etkileniriz. Hepimizin tüylerini diken diken etti. Sen isyan deme, Türkiye ayağa kalkar seninle başlar,tüm aldatılışlara, tüm terkedilişlere, tüm görmezden gelmelere İSYANA..

Bayıldım, bayıldım ve paylaşmadan duramadım. Sevgiyle kalın...

http://www.youtube.com/watch?v=9-9bIiYMLSQ

28 Ocak 2013 Pazartesi

POLONEZKÖY AKLIMIZI BAŞIMIZA GETİRDİ

Merhaba, muhteşem bir hafta sonu geçirdim. Polonezköy'de doğayla iç içe bir gece. Taş bir ev, odunları içine attıkça alevlerin yükseldiği şömine, arada ateşten kopan kıvılcımların taş zeminin üzerinde duran kilime sıçrayışı ama endişelenecek bir şey yok, sonunda kilime gerekli müdahaleyi yapıp, yangın çıkmaması için geriye doğru hafifçe katlamakla sorunu çözdük. Ne kadar basit bir çözüm değil mi, hayatta ki her şeyi çözmek bu kadar kolay olsa, belki de o kadar kolaydır ama biz farkında değilizdir. Ne dersiniz?
kanguru


24 Ocak 2013 Perşembe

CEM YILMAZ STAND UP SHOW SİNEMALARDA


cem yılmaz

Merhaba; yazsam mı yazmasam mı bilemediğim, muhtemelen yazdıktan sonra da yayımlasam mı yayımlamasam mı bilemeyeceğim bir yazının eğer okuyorsanız daha ilk paragrafındasınız.

Evet bu hafta benim için kararsızlıklar haftası ilan ettiğim bir hafta. Göreceğiniz üzere bir tane daha olsun mu olmasın mı cümlesi kuracağım :) Cem Yılmaz'ın gitsem mi gitmesem mi dediğim sinemadaki gösterisine dayanamayıp gittim.

Hadi yazı hakkında tereddütlerim var da, sinemaya gitmekle ilgili neden tereddüt ediyorum değil mi? Fazla meraklandırmadan açıklayayım. Tereddüt ediyorum çünkü; Cem Yılmaz, canlı performansı izlenmesi gereken bir show adamı diye düşünüyorum. O adamı canlı izlemeyeceksen, ne diye izleyeceksin değil mi? Sinemaya gittikten sonra; daha da emin oldum bu iş böyle olmalıydı.

O gösterinin çekimleri yapılırken, seyirciler arasında oturuyor olmak gerekiyormuş. Bence Cem Yılmaz'ın en büyük özelliği, esprilerini yaparken sergilediği DOĞALLIK. Bunu hissediyor olmanın tek yolu da adamın sahne de senin karşında olması. Cem Yılmaz'la aranda koca bir ekran olunca, adam ne kadar doğal olursa olsun, o samimiyeti hissetmiyorsunuz.

Tabi ki o gösteri için günlerce çalışılmış, her karesi hesaplanmış bu çok anlaşılır ama gösteriyi bir ekrandan izlediğiniz de YÖNETMENİN sürekli KESTİK diye bağırdığını her karesinin tekrar tekrar çekildiğini düşünüyorsun. Bu da işin samimiyetini bitiriyor.

İşin özeti şudur; Cem Yılmaz seviyoruz seni. Ama bu show işi olmamış beyaz perde de, biz showlarını seviyoruz, seninle karşı karşıya SAHNELERDE.

pehito

YAZILARIN TELİF HAKKI pehito'ya AİTTİR.ÇALINMASI VE KOPYALANMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNUNUN 81.MADDESİ İTİBARİYLE YASAKTIR !

22 Ocak 2013 Salı

SEK SEK BUNUN ADI



Hey çocuk, bak bana koşuyorum,
Yok yok, sek sek bunun adı.

Zıplaya zıplaya aşıyorum taşları,
Hadi çocuk yakalasana kolaysa!

Hey sana dedim oradaki, buraya baksana.
Döndüm bekliyorum şimdi,

Gel hadi, bir öpücük kondur dudağıma.
Evet buradayım sana göz kırpan kadınım.

Mutluluklar ülkesinden gelen,
Hadi gel tut elimi ve bir daha bırakma.

pehito

YAZILARIN TELİF HAKKI pehito'ya AİTTİR.ÇALINMASI VE KOPYALANMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNUNUN 81.MADDESİ İTİBARİYLE YASAKTIR !

21 Ocak 2013 Pazartesi

ANNE OLMAK (ZİMMET)

ANNE OLMAK


Düşünüyorum da, zevkle yaptığım şeylere baktığımda hepsinin ortak bir yönü var. Sonunda bir puan yok ya da mecbur değilim yapmaya,, başarılı olmak zorunda değilim ve sadece kendim için yapıyorum.. Çok iyi hatırlarım sınav sorularının cevaplarını bildiğim halde, sınavı yarıda bırakıp çok çıkmışımdır. Çünkü mecbursun orada kalmaya, her şeyin doğrusunu yazmaya ve sonuç da başarılı ya da başarısız olmaya.

Bir gün satmışım bizim minik kediyi babasına, biri evli biri bekar iki kız arkadaşımla oturuyoruz. Konu geldi; anne olmakla baba olmak arasında ki farka, konu ilerledikçe biz aynı şeyleri konuşan iki kadın olduk, çünkü durum her evde, aynı vaziyet de. Ne mi konuştuk başlıyorum;

20 Ocak 2013 Pazar

DİYALOG (BİZİM EVİN HALLERİ)


bir erkek bir kadın



Kadın evi toparlamanın peşinde;

K- Her açtığım yerden beni sinir edecek bir şey çıkmak zorunda mı? Bu ne dağınıklık!!!!

A- Her şey düzgün olsa, hayatın tadı olmazdı ki sevgilim.... :))))

Kadın bir oh çeker, bu sefer odaya evin miniği girer...

K- Kızım, sürekli televizyon izliyorsun biraz da oyuncaklarınla oynasan..

Ç- Evet anne, AYICIĞIMLA televizyon izleyebilirim.

19 Ocak 2013 Cumartesi

FARKLILIK FARKINDALIKLA BAŞLAR

bukalemun

Elimde değil, bazı şeylere anlam veremezsem saatlerce düşünür, kafa yorarım, sonunda hala tatmin olmazsam bir bilene danışırım :) Buda öyle anlarıma gelmiş bir yazı olarak sizlerin huzuruna çıkacak.

Gelelim konuya; şu son zamanlarda baya baya meşhur olan yarışma programlarından etkilendim sanırım. Hani şu yetenek bulan programlar. Tabi benim merakım FARKINDALIK üzerine olduğu için, alırım oradan başkasına söylenen bir kelimeyi, saatlerce düşünürüm." Ben de böyle miyim, bu nasıl olmalı, değişmeli mi, kalmalı mı" diye. Derken bu kadar düşündüğün yeter pehito deyip, artık hepinizin yakından tanıdığı Eda'ya bir mesaj attım. Selam, hoş geldin, beş gittin faslını geçtikten sonra konuya girdim;

18 Ocak 2013 Cuma

İNCİ TANESİ


Benim kitap ayıracım, ilham kaynağım, ruh ikizim.
Dut ağacının dalındaydık seninle,
Bir dut tanesini çevrelemiştik, olgunlaşsın diye.
Sonra silkelendik, bir kız çocuğunun eteğine,
Dut bal oldu kızın dudağında,
Biz de toprağa döndük seninle.
Sonra yağmur yağdı, çamur olduk,
Bir çömlekçinin elinde hayat bulduk.
Konak sahibi satın aldı bizi,
Köşkün en güzel köşesine konulduk.
Orada sürdük saltanatımızı.
O küçük kız çocuğu geldi yine, koşup oynarken kırdı bizi.
Tekrar toprağa döndük seninle.
Şimdi Adem'le Havva gibi; bedenlerimizde can bulduk.
Ve bir sabah yine birbirimize kavuştuk ...

Eda Mutlu

16 Ocak 2013 Çarşamba

ANNE OLMAK (İŞTAH PROBLEMİ)

anne olmak


Biz bu problemle çok erken tanıştık. Problem diyorum çünkü gerçekten uykularınızı kaçıran, sizin de boğazınızdan bir yudum geçirmeyen, bir dönemdir bu dönem. Çocuğum aç kaldı diye düşünmenizin yanında, en büyük korkunuz; ÇOCUĞUM GELİŞEMEYECEK oluyor. Kilo alamayacak, boyu uzamayacak en önemlisi zihinsel gelişimi geri olacak. Halbuki Afrika'daki insanlar başka bir gezegenden mi, pek ala genetiğinde ne kodlanmışsa çocuk ona göre büyüyecek. Düzgün beslenirse üstüne koyacak, çok üzülmek istiyorsanız; üstüne koyamayacağına üzülün, burada da üzerine eklemek derken sanmayın 1.60 olacak çocuğunuz 1.90 olsun ;) Yani rahatlamaya siz ilk paragraftan başlayın..

Gelelim bizim hikayemize; aslında o dönem pek anlayamadık. Bizim minnoş iki aylık, emmeyi bıraktı öyle bir bıraktı ki biberondan falan da almıyor, hem de anne sütünü; benim sütümü nasıl almaz diye öyle çok bozuluyorum ki. Bir de çevre baskısı "aaaaaa bıraktı mı", görmüyor musun " BIRAKTI İŞTE BIRAKTI!"

Neyse Allah'dan süt sağma makinesi diye bir icat var da, ben 11 ay sağıp verdim sütümü. Haa olmasa ne olacaktı; hiçbir şey. Koca bir mama sektörü var, boşuna mı var. Sadece olan anneye oluyor; gece misler gibi uykusundan kalkıyor, gidip mutfağa mama hazırlıyor tabi bunu babayla paylaşabilirsiniz, tabi yapabilirseniz :) Demek ki bebeğine kendi sütünü veremeyen bir sürü anne ve anne sütü almadan büyüyen bir sürü insan var. Yani işin özeti; dert değil.

Bir de o dönemde başka bir baskı var, sütünü sağmak; çocuğun emmesi gibi olmuyor, sütün kesilir diye. Yok canım doğru çocuğun emmesi gibi olmuyor, çok daha beter oluyor ama ben 11 aylıkken bile "tamam yeter artık, benden bu kadar" deyip bıraktım. Yani pek ala düzenli kullanınca o aleti ( üç saat de bir) sütünüz oluyor. Bu da benden müjdeli haber olsun size ;)

Allah'dan çocuklar Dünya'ya emme refleksiyle geliyorlar da uykuda soktuk ağzına biberonu, minnoşun karnı öyle doydu. Bebiş acıkır ben ya da annem kucağında hoplata hoplata uyutur, sonra sağılan süt ağzına biberonla verilir. Bunu yapmasak ne mi olur; HAYAT TAM BİR CEHENNEM OLUR :(

15 Ocak 2013 Salı

AŞK' A DALARKEN



Artık uyuyalım sevgili, sonra dalalım rüyalara.
Sen bir bulut ol gökyüzünün derinliğinde, ben de yağmur damlası.
Kopayım bedeninden, düşeyim toprağa.
Rüzgar isyan etsin bu ayrılığa, kopsun fırtınalar!
Yıldırım ol düş peşime sevgili, bul beni.
Birlikte hayat verelim; bakıldığında falı, sonu hep "seviyor"la biten papatyalara .
Aşkın baharında gelincikler şahit olurken varoluşumuza,
Açalım gözlerimüzi güneşin aydınlığına.
"Günaydın Sevgilim, iyi uyudun mu bari?"...

Eda Mutlu

14 Ocak 2013 Pazartesi

AŞKIN YOLU

Siyah beyaz bir film gördüğüm,
İlk renk gözlerindi sevglim, deniz oldu içine daldım,
Şimdi dudaklarındayım, lal oldum ruhuna daldım.
Şimdi senle, sendeyim sevgilim.
Bırak yalanları, yalan aşkları nerde koşuyorsun sakın yanılma! 
Doğru benim gözlerimde, çık yola başla yürümeye gözbebeğimden yüreğime.
Bak bakalım orada kimi bulacaksın.
Haydi at adımını, can damarımdan sola dön dosdoğru yürü,
Sonunda bir değil midir AŞKIN YOLU?
Yazan: pehito & Eda Mutlu

12 Ocak 2013 Cumartesi

DİYALOG (KİLOTLU ÇORAP)

Alışveriş merkezinde bir kafeye otururlar;

K-Acaba çocuğun çorabımı, aşağı çekiyor pantalonunu?

A-Bilmiyorum, hiç kilotlu çorap tecrübem olmadı.

:)))) pehito

ANNE OLMAK (MUHTEŞEM İKİ)

anne olmak


Önce bir doğum günü kutlamasıyla başlar. Çocuğumuzun farkındalığının arttığı, doğum gününün; pasta ve süslemelerden ibaret olduğunu sandığı, pastasını, giyeceklerini seçmek istediği bu dönem gelir çatar. Aile büyükleri, arkadaşlar, çocuğunun arkadaşlarının anneleriyle keyifli bir şekilde doğumgünü kutlanır, sonra misafirler evlerine dağılır, sen başbaşa kalırsın MUHTEŞEM İKİYLE.

9 Ocak 2013 Çarşamba

BİR UMUT MU BİZDEN ÇALAN..

Düşünüyorum ne zaman bıraktım beklemeyi. Küçüktüm yedi bilemedin sekiz yaşında, babamın bir dayısı vardı, büyük dayı derdim ona. Evimize her geldiğinde çikolata getirirdi bana. Bir süre sonra, ne zaman büyük dayının geleceğini söyleseler, çikolatayı bekler olmuştum.

Çikolatanın ayrı bir kodlaması vardı benim için, taaa çocukluk günlerimden kalan; Cezalarımdan sonra, ağladıktan sonra, iyi not aldığımda, uslu durduğumda ya da biri bana sevgisini nasıl göstereceğini düşündüğü anda ben hep o çikolatayı hak etmiştim ve sonra öyle bir kodlanmıştı ki beynime çikolata=MUTLULUK.

8 Ocak 2013 Salı

ÖZGÜR RUH KARDAN ADAM

kardan adam

Hoooop yuvarlanıyorum, ne kadar küçük başladım hayata. Yuvarlana yuvarlana büyümek bu olsa gerek :) Önce küçük bir el hissettim bedenimde, giderek büyüyorum, büyüdükçe bedenimdeki minik ellerin sayısı artıyordu. Öyle nazik dokunuyorlar ki bedenime.

Bir süre sonra sabitlediler beni, üzerime iki top eklediler hareketleri hissediyorum ve büyüyorum. İki kömür gözüm oldu, mutlu kahkahalar atan çocukları gördüm, havuç burnum masumiyetin kokusunu getirdi bana. Şimdi boynumda yeşil atkım eskisinden daha sıcağım ve kollarımda yapıştı bedenime kim tutar beni sevgiyle sarılmamam için söyle. Kömürden ağzım, ben de konuşabilir miyim onlarla dedirtti bana, sonra gülümseyen ağzımdan değil ama aktı içimden çocuklara gerçek dünya.

6 Ocak 2013 Pazar

İLK ÇAĞDA KADIN OLMAK

bir adam bir kadın
Bu ülke geleneklerine göreneklerine kayıtsız şartsız bağlı kalmaya çalışan milletiyle, meşhur bir ülke. Öyle ki bu konuda gözümüzü karartmış durumdayız. Düşünüyorum, düşünüyorum çözemiyorum. Zaman geçiyor, çağ değişiyor ama biz ısrar ediyoruz aynı çağda kalmaya hala ordaymış gibi yaşamaya.

Takmışım bir kere ilşkilerdeki eşitlik yoo ne eşitliği eşitsizlik olayına içimde tutsam olmaz. Çatlarım patlarım, merak ederim; bir tek ben miyim böyle düşünen?

Hala ilişkilerimizi ilk çağdaymışız gibi yaşıyoruz. Erkeğe sınırsız hizmet, hürmet. Tabiki saygılı olalım birbirimize ama bir tarafı diğerinden üst tutmadan. Hayatın merkezi erkekler, dünya erkeklerin etrafında dönüyor. Kadın ilişkide ikinci sınıf vatandaş olarak kalıyor. Böyle devam etmeyelim. Bunun için pekala nedenlerim var tabiki. Bakalım o zamanlarda yaşam nasılmış;

İlk çağda erkek gider avlanır, vahşi hayvanlardan eşini çocuğunu korur, savaşırdı. O adamı ellerinle beslersin, ayaklarını yıkarsın, masajını yaparsın, ninni söyler uyutursun. O adamın bedenini, ruhunu güçlü tutmak için elinden geleni yaparsın çünkü; adam sabah kalkacaktır, avlanacaktır, vahşi doğada vahşi hayvanlardan ya da onların avlarını elinden almak isteyen insanlardan ailesini koruyacaktır.

Ya şimdi BİLGİ ÇAĞINDA durum nasıl bakalım;

5 Ocak 2013 Cumartesi

İNANÇ



İnsanın en büyük ilacı, kendine olan inancı.
Eğer inanırsa kişi kendine, tüm yaralar sarılır, onarılır.
Ama kalbin karardıysa bir kere,
Ne eski aşk ne de yenisi,
Hiçbir şey ilaç olmaz senden gidenlere.

pehito



4 Ocak 2013 Cuma

DİYALOG (UYKU)



Adam ve kadın yatağa yatar, adam her zamanki gibi yatağa beş kala uyumaya başlar ama kadını uyku tutmamıştır veeee..

K-Aşkıııı...m

A-.....

K-Aşkııı...m

A-Efendim, kaçırma uykumu  :/

K-Sana birşey söyleyeceğim.

A-Tamam aşkım söyle ve hemen uyu!!!

K-Ben hamileyim.

A-NE DİYORSUN!!!!!!!!!

K-Çok uykum var diyorum :)

2 Ocak 2013 Çarşamba

DEĞİŞİM DEĞİŞİM DEĞİŞİN

değişim


Kadın erkek ilişikisi yıllarca konuşulacak, değiştirmek için adımlar atılacak, belki değişecek belki her zaman böyle kalacak ama duyarsız kalınmayacak. Bizim de duyarsız kalmadığımız günlerden birinde, sosyal medyanın bize sunduğu içimizde kalmasın, hadi yazalım paylaşalımın dibine vuralım gecelerinden birinde; nedir bu kadınların üzerindeki HADİ EVLEN baskısı ve ardından gelen HADİ ÇOCUK yap baskısı. Yaşamın boyunca biriktirdiğin tüm BAŞARILARININ hiçe sayılıp, hayattaki başarı bir kadın için sadece çocuk yapmak ve evlenmekten geçer diyetinin faturasıyla, evli ve çocuklu değilsen BAŞARISIZSIN KABUL ETe isyandayım.

Kadınlar saçma sapan başarısızlıklarını hazmetmeye çalışırken, erkeklere de tam aksi yapılır; gez oğlum, eğlen oğlum, sana kız mı yok benim PAŞA oğlum. Sonunda da memnun edilemeyen kadınlar, doymak bilmeyen erkekler toplumumuzda birey olup yaşarlar

Biz de bununla ilgili;

P-Dünya böyle, kadınlar erkeklere hizmet etsin diye gelmiş gibi davranıyor. Antalya'da bir otel de masaj yaptırıyorum. Masöz, Rus kadınlarıyla Türk kadınları arasındaki farktan bahsediyor.