6 Ocak 2013 Pazar

İLK ÇAĞDA KADIN OLMAK

bir adam bir kadın
Bu ülke geleneklerine göreneklerine kayıtsız şartsız bağlı kalmaya çalışan milletiyle, meşhur bir ülke. Öyle ki bu konuda gözümüzü karartmış durumdayız. Düşünüyorum, düşünüyorum çözemiyorum. Zaman geçiyor, çağ değişiyor ama biz ısrar ediyoruz aynı çağda kalmaya hala ordaymış gibi yaşamaya.

Takmışım bir kere ilşkilerdeki eşitlik yoo ne eşitliği eşitsizlik olayına içimde tutsam olmaz. Çatlarım patlarım, merak ederim; bir tek ben miyim böyle düşünen?

Hala ilişkilerimizi ilk çağdaymışız gibi yaşıyoruz. Erkeğe sınırsız hizmet, hürmet. Tabiki saygılı olalım birbirimize ama bir tarafı diğerinden üst tutmadan. Hayatın merkezi erkekler, dünya erkeklerin etrafında dönüyor. Kadın ilişkide ikinci sınıf vatandaş olarak kalıyor. Böyle devam etmeyelim. Bunun için pekala nedenlerim var tabiki. Bakalım o zamanlarda yaşam nasılmış;

İlk çağda erkek gider avlanır, vahşi hayvanlardan eşini çocuğunu korur, savaşırdı. O adamı ellerinle beslersin, ayaklarını yıkarsın, masajını yaparsın, ninni söyler uyutursun. O adamın bedenini, ruhunu güçlü tutmak için elinden geleni yaparsın çünkü; adam sabah kalkacaktır, avlanacaktır, vahşi doğada vahşi hayvanlardan ya da onların avlarını elinden almak isteyen insanlardan ailesini koruyacaktır.

Ya şimdi BİLGİ ÇAĞINDA durum nasıl bakalım;
kadın kalkar kahvaltıyı hazırlar, çocuğu giydirir, elbiselerini hazırlar, çocuğunun kahvaltısını yaptırır, genelde çocuğun okulu, babaya ters istikamettedir, kadın çocuğu okula bırakır işe gitmiyorsa eve gelir; yatakları toplar kahvaltı masasını kaldırır , dışarı çıkar market alışverişini yapar, akşam yemeğini hazırlar zaten bunları yapana kadar öğlen olur.evi süpürmeye başlar, toz alır, yerleri siler, camlara yağmur değdiyse onu da halleder. Artık çocuğu okuldan alma zamanı gelmiştir, gidilir çocuk okuldan alınır, eve gelene kadar çocukla sohbet edilir, eve gelindiğinde kadın çocuğunun derslerine yardım eder, ödevler de halledilmiştir. Çocuk için atıştırmalık birşeyler hazırlanır. Onlar itinayla yedirilir.

Bu arada burda bahsedilen çocuk en problemsiz çocuk, ne derste ne de yemekte anneye zorluk çıkarmıyor zaten çıkarıyorsa, iki kat mesai harcanır, kadının sinirleri tavana zıplatılır ama kadın tembihlidir; çocuğumuza iyi davranacaksın, bağırmayacaksın, çağırmayacaksın. Sanki kadın o çocuğun annesi değilmiş gibi o uyarılarıda 'tamam bey' deyip yutar. Dönelim evdeki işlere, saate bir bakılır ki kocanın eve gelme vakti gelmiştir. Akşam yemeği ısıtılır, masa itinayla hazırlanır. Evin erkeği gelmiştir, hemen üzerindekiler alınır. Dolaba asılacaklar dolaba asılır, kirliye atılacaklar kirliye atılır. Yemeğe oturulur, eşin iş yerinde ne kadar yorulduğu güleryüzle dinlenir ve destek olunur. Aksini yaparsa bunu ev hanımları için yazıyorum; 'bütün gün evdesin eve geleceğim rahat edeceğim diyorum onda da senin dırdırın' denilip kadının ağzına sokulur, o gün canını sıkanlar. Kadın kıstırır kuyruğunu döner rutin işlerine.

Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişirilir, masa toplanır ve bulaşıklar halledilir. Eşinin ve çocuğunun ertesi gün giyeceği kıyafetler kontrol edildikten sonra çocuk yatırılır. Ona masal anlatılır ya da ninni söylenir. Televizyon seyretmek ve biraz da internete girmek için salona dönülür. Biraz vakit geçirdikten sonra yatak odasına yatmaya gidilir. Evin hanımı çalışıyorsa bütün bunların arasına iş de sığdırılır.

Evin erkeği ne yapmıştır peki, şimdi onunda hakkını yememeli. Sabah çıkıp işine gitmiş, sabah sekiz akşam altı oturmuştur çalışma masasında, oynatmıştır klavyenin tuşlarında parmaklarını, kaldırmıştır pop....sunu sandalyesinden gitmiştir yemekhanesine yemiştir dört çeşit yemeğini, ayrımcılık yapmak istemiyorum, bu yüzden fiziksel güç gerektiren işte çalışan erkelere de değinmek istiyorum evet fiziksel anlamda yoruluyorlar ama şu ev temizliği denen sonu gelmeyen illet de pekala fiziksel güç gerektiriyor. Hele bebeğin varsa; o işlerin hepsi kucağında üç kiloyla başlayan, onbeş kiloya kadar çıkan bebişle yapılıyor.

Bir de şöyle bakalım daha iyi kavrayabilmek için; dünyanın her yerinde BEBEK BAKICILIĞI ve TEMİZLİK adı altında iki sektör var. Bu ikisinden para kazanan ve temizlik yapıyorsam bebek bakamam, bebek bakıyorsam temizlik yapamam diyen bu sektörün insanları. Düşün artık sen evli çocuklu iş sahibi kadının halini. Karşılığında bekledikleri tek şey kuru teşekkür ya da masadan kaldırılacak bir tabak.

Şimdi soruyorum hanımlar, beyler; akşam kahvesini kim yapsın?

Son sözüm şudur, bencillik yapmadan acısıyla tatlısıyla, çuvaldızı biraz da kendimize batırarak; PAYLAŞALIM HAYATI .
pehito

3 yorum:

  1. Şöyle bir durum var, çok eski yıllardan beri gerek ülkemizde, gerek yabancı ülkelerde kadınlar hep geri planda bırakılmıştır. Zannedilmesin ki avrupa çok farklı :)
    Fakat ülkemizde bazı ailelerin erkek çocuklarını yetiştirme şekli, yada çocuğun ailesinde annesinin yerini gözlemlemesi sonucu otoriter olmaya çalışan abuzittinler doluştu ortaya. Kadına şiddetin bile en büyük sebeplerinden biridir bu bence. Kadın konuşamaz, kadın fikrini söyleyemez, kadın yemek ve temizlikten sorumlu milletvekilidir falan filan...

    Hayat müşterektir sözünü neticelerinden dinleyen çok hemcisim var. Neden eşine yardım etmiyosun diye sorsalar "kılıbık mıyım ben?" der. Aklına sumo görüşçisi otursun senin. Hayat beraber yaşanacaksa eğer, erkekte kadına her alanda yardımcı olmalıdır. Öyle poposunu 20 cmlik sandalyeye koyupta "hanım kahve yap" diyen adama uyuz olurum; kalk bikere de sen eşine yap madem totoş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Abdulah Kara ilk paragrafta sorduğum sorunun yanıtını yazınızla öyle güzel vermişsiniz ki, bir tek ben değilmişim böyle düşünen, içimin yağlarını erittiniz :) ve tabi bunu böyle güzel ifade eden kişinin hemcinsim olmayışı beni daha da memnun etti. Umudum, yeni nesille değişmesi bu yargıların ve sanırım başlamış da değişmeye.
      Ben inanıyorum ki düşüncerimiz dokundukça birbirine daha da hızlı değişeceğiz. Bu arada erkek çocuklarının yetiştiriliş şeklindeki yanlışa ben DEĞİŞİM DEĞİŞİM DEĞİŞİN isimli yazımda değinmiştim.Bu da ayrıca güzel oldu. Bu konuda da hemfikiriz. Kaleminize sağlık, varlığınızı esirgemeyin... Sevgiyle kalın..

      Sil
    2. Sağolun. Yayınlarıma dikkat ederseniz fikirlerimi az çok anlayabilirsiniz. Çünkü bi erkek olarak kadına şiddet hakkında, ayrıca devletin şiddet gören kadınları ve çocukları korumaması hakkında yazılarım var :) Bence haksızlığın cinsiyeti olmaz :) Bende yeni nesille değişmesini umuyorum; değişmek zorunda. Sizinde kaleminize sağlık.

      Sil