10 Mayıs 2013 Cuma

YOLUN AÇIK OLSUN



Ne kadar oldu güneşi görmeyeli, ay ve yıldızlar hala gökyüzünü ziyaret ediyorlar mı, ya da hayat devam ediyor mu, neydi hayat. Yaşıyor muyum ben, varlığım var mı bu dünyada, yoksa hiçliklerden mi ibaretim. İnsan neye sahip olduğunda tam oluyor, ne eksikse eksik oluyor. Ben olmak için neye ihtiyacım var, yeniden güneşi görmek için ne gerekiyor bana? Ben kendimle hesaplaşmamı sürdürürken;

Madem kapımı çaldın ve beş yıl sonra gözlerimin içine bakmaktan korkmayan bir insan var karşımda
o zaman bende yıllardır içimde kalanları paylaşıp belki yeni bir başlangıç yaparım, ya da bir son ama değiştireceğim hayatımı bunu biliyorum.

Hergün yaptığım gibi metrodan indim, çıktım yaya geçiti olmayan, üst geçiti olmayan ama başka bir geçiş şansımın da olmadığı yola, arabaları kontrol ederek, ilk okulda öğrendiğim gibi önce sola sonra sağa sonra tekrar sola bakarak, geçtim sevgilim, ama o kırmızı kamyonet nereden geldi, benim üzerimden nasıl geçti bilmiyorum.

Hoş geldin aşkım. Beş yıl önce hastahane odasında öyle bir iğretiyle baktın ki yüzüme, hatırladığım tek şey; o son bakış. Benim seçimim olmayan bir kazanın yüzümde ve bedenimde bıraktığı izlere o son bakışın imza oldu benim için. Hastahane odasında yakınım diyebileceğim insanlardan gizli gittiğim banyoda aynadaki ilk görüntüm; yüzümde hiçbir organım olması gereken yerde değildi. İnan bu görüntü bile senin bana son bakışın kadar değmedi hayatıma.
Eve taburcu olur olmaz kapılarımı kapattım, perdelerimi kapattım, gökyüzünü, hayatı her şeyi. Bir insanı insan yapan her şeyi kapattım.

Bana kalan tek pencere hala facebook hesabını ve şifreni bildiğim için, yanımdan ayırmadığım laptopım oldu. Ben o günden sonra, seni hayat yapmışım sevgilim onu anladım. Seninle nefes alıp seninle vermişim nefesimi, kalbim seninle atmış, sen gülerken gülmüş sen ağlarken ağlamışım. Sen gökyüzüm, sen havam, sen güneşim, sen ayım olmuşsun sevgilim.

Gözlerimi seninle açtım biliyor musun, bana o sonsuz ışığın arasından "hadi gel, benimle gel, burada kal" dedin. Geldim, senin için, sana geldim. Gözlerimi açtıktan sonra gelmeni iki hafta bekledim, sonra öğrendim annem aramış seni, ağlayarak ölümden döndüğümü anlatmış. Gelmen, beni bir kez olsun görmen için sana yalvarmış.

Sen ne yaptın sevgilim işte tam şu an gözlerimin içine nasıl bakıyorsan öyle baktın bana; İĞRENEREK. Biliyorum, artık bir tekerlekli sandalyeye mecburum, biliyorum yüzümdeki hiçbir duyu organım yerinde değil ama şunu bil ki sevgilim ben eskisinden daha benim. Daha farkındayım ve biliyorum bu hayatta herkesin bir görevi olduğunu, boşuna verilmedi bu ruhlar bu bedenlere. Geçip gidersen bu hayattan, umarım bir şansın daha olur anlamak için hayatı.

Biliyor musun? Her hareketini, hayatına kimleri aldığını, kimleri gönderdiğini facebooktan izledim. Ama benim hayatımda olan biten hiçbir şeyi sen bilmedin sevgilim, bilmek de istemedin. Çünkü artık eskiden aşık olduğun o güzeller güzeli kadın değildim, kişiliğimin ne önemi vardı. Bu çirkinlikle ben ancak terk edilebilirdim. Sen de zaten bunu yaptın sevgilim. Sonra bir adam girdi hayatıma; facebookta yazdık birbirimize; neredeyiz, kimiz, kim olmak istiyoruz.

Kazayı anlattım ona ve sonunda geldiğim hali. Sadece anlat dedi. "Bana kendini anlat." Her gün biraz daha merak etti beni ve ben de onu. İki gün önce cesaretimi toplayıp ona son halimin fotoğrafını gönderdim, Bana ne dedi biliyor musun? "İyi ki gözlerim sağlıklı, iyi ki görebiliyorum" dedi. Böyle bir çirkinlik karşısında bu sözler hiç de etkilemedi beni. Düğünümüze bir ay kala beni terk eden sevgilim, zaten delip geçmişti beni, başka biri ne yapabilirdi ki.

"Neden"1 diye sorduğumda, biliyordum "bunu görmeseydin kaçmam gerektiğini bilemeyecektim de ondan" diyeceğini, tıpkı senin yaptığın gibi sevgilim. Ama oadam beni şaşırttı ve "ben senin kalbinden geçenlerin bu fotoğrafta gözlerinden aktığını görebiliyorum, daha büyük bir şans olabilir mi benim için'' dedi ve ekledi. "Çok güzelsin."

Teşekkür ediyorum sevgilim, beni terk ettiğin için, facebook hesabını takip edeyim derken bu dünyayla aramda bir pencere bıraktığın için ve en önemlisi; asıl birleşenlerin beden değil, ruh olduğunu bana gösterdiğin için. BEDENİM BİR KOSTÜM AMA RUHUM GERÇEK BEN..

Şimdi sevgilim ben perdelerimi, kapılarımı açıyorum. Bir insanın bu hayatta aradığı en değerli şeyi buldum sevgilim; maddeye değer vermeyen GERÇEK BEN.

Bu irtifa kaybıyla başa çıkabileceğimi düşünüyorum.Alışıla gelmiş baskılara rağmen yukarı çekebilirim kendimi.Yeterli kuvvete sahibim, bilincim açık, gönül gözü görüş mesafesi açık, depoyu da fulledikten sonra, uçuşa hazırım. Burnumu verdim bulutlara, yönümü belirledim ve YOLUN AÇIK OLSUN gazıyla marşa basıyorum. İlk durak, en uzak benzin istasyonu.

Yazan; pehito
Sonuç;Eda Mutlu

Bu da gerçek olmasını istediğim bir hikaye. İnsanların maddeden veya dışarıdaki her şeyden bağımsız sevebileceği bir Dünya. Umarım gerçek olur.
Sevgilerimle..

19 yorum:

  1. Evet canım çok önemli ve güzel bir istek
    dilerim insanların bu anlamda farkındalığı artar ve maddeci zihniyetlerden uzaklaşırlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baharım

      Umarım öyle olur, umut etmek bedava
      :))

      Sil
  2. Su gibi okudum yazını. Aslında hepimizin beklediği bu değil mi, evet bütün kadınlar güzel görünmek beğenilmek ister ama belli bir yerden sonra seni sen olduğun için sevebilecek biri olmalı. Aynadakini değil, görünenin içindekini sevebilmeli. Onun için gözüyle gördüklerine göre değil, gönlüyle hissettikleriyle ölümsüzleşmeli..
    Çok farklı yerlere götürdün beni :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcucum

      Öyle bir Dünya yok. :/ eşin bile kendine bakmazsan senden koşarak uzaklaşır. Güzellik her şey. Umarım değişir.

      Nerelere gittin, meraktayım :))

      Sil
    2. Maalesef ki yok, kendime bir baktım da ben de acaba becerebilir miyim bu kadar gönülden sevebilmeyi karar veremedim. Ama öyle bir dünya olmalıı :)

      Sil
    3. Burcucum

      Umarım olur. Gönlümüzün daha geniş olması gerek sanırım bunun için. Daha yüce bir kalp.

      Umarım bizimle başlar, önyargısız bakış
      :)

      Sil
  3. hımmmm yine üçüncü sayfa haberinden erdemli bişi çıkartmışsın herhaldeee.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone

      Yok bu bir filmden esinlenerek yazıldı, hadi tahmin et bakalım hangisi..
      :)

      Sil
    2. ipucu versene.
      konuyu anladım.
      yenilerden mi eskilerden mi.
      :)

      Sil
    3. deep

      Iıııımmm eskilerden, başroldeki oyuncuyu da söyleyeyim mi :)

      Sil
  4. söleme o zaman kolay bulurum.
    :)
    yerli mi yabancı mı.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deep

      Başrolü söylesem hemen tamam şu dersin zaten.
      :)

      Yabancı, iki kelime
      :)

      Sil
    2. Biraz daha ipucu vereyim. Adam kaza geçiriyor, protez yüz takılıyor. Bir de ölümsüzlük var işin içinde, biraz zamanda yolculuk falan.

      Sil
  5. kırmızı kamyonet, beş yıl, iğrenmek, laptop.
    hatırlamam gerekiyor ama bulamadım.
    kadın tekerlekli sandalyede.
    hımmmm oyuncudan başka ipucu yok yani.
    romantik film mi.
    gerilim filan değil di mi.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone

      Hımm o zaman filmin senaryosunu yazmış olurdum ki bu da hiç etik değil. Ben sadece filmden esinlendim. Bu dediklerinin hiçbiri filmde yok.

      Filmde sadece kaza geçiren bir adam ve ölümsüzlük anlaşması var. Ve evet başrolü söylersem zaten çözersin hemen :)

      Sil
  6. :)
    ama ben kadın diye düşünüyordum.
    mel gibson?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone

      Evet sen kadın sandın ama adam. Ben yarın yazayım, sen de düşün bakalım, filmin adını :))

      Mel değil :)

      Sil
    2. ama yazmadın hala.
      :)

      Sil
    3. deeptone

      Günaydın, tabi unuttum ben.
      :)

      Başrol Tom Curuise
      :)

      Hatırladın m??

      Sil