16 Mayıs 2013 Perşembe

EMPATİ SEMPATİ


Bugün altımdaki personeli yanıma çağırdım. İçimde dolunayın bana yüklediği negatif enerjiyle biriktirdiğim öfkeyi, evrakları düzenlerken yaptığı çok da büyük olmayan hatayı bahane ederek yüzüne vurmak için avuçlarımı ovuşturmaya başlamıştım bile.

Vücuduna yapışan beyaz gömleği ve altına giydiği siyah skinny pantolonu ve her daim düz fönlü olan siyah saçlarıyla karşıma dikildi. Her zamanki gibi çok bakımlı ve güzel görünüyordu. Yine nar çiçeği ojelerini tercih etmiş, dudaklarını daha belirginleştirecek pudra rengi dudak kalemini ve pudra rengi rujunu tercih etmişti. 

Yanıma gelip; kocaman ela gözlerini gözlerime dikip "evet Metin Bey beni çağırmışsınız" dediği an yine bu genç güzel kıza kayıtsız kalamadığımı anladım. Evrakların hesabını soramayacaktım, hatta ağzımı açtığım an kekelemeye başlayacaktım. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

Bu sefer sorgulayıcı bakışlarla birazda rahatsız olarak "Metin Bey" deyiverdi kadife sesiyle. "Bu akşam mesaiye kalıyorsunuz Melis Hanım" aman Allah'ım birden dudaklarımı terk etmişti bu cümle. Görevimi kötüye kullanıyordum ve sonunun ne olacağını da bilmiyordum. "Tamam efendim" deyip çıkıverdi odadan. 

Saatin altı olmasını yeni ergenler gibi bekliyordum, Kalbimde artık unuttuğum çarpıntılar yıllar sonra yeniden başlamıştı. Sırtımı iyice sandalyeye yasladım, ofisime taşınır taşınmaz odama ilk getirdiğim Atatürk portresinin camından yansıyan silüetime gözüm takıldı. 55 yaşımı gözümün içine sokan, iyice belirginleşmiş kaz ayaklarım ve oturmanın da önüne geçmiş yüz hatlarıma bakıp "ne yapıyorsun Metin, bütün hayatını tehlikeye atıyorsun" demekten kendimi alıkoyamadım.

Sonunda akrep altıyı, yelkovan on ikiyi gösterip bana Melis'i müjdelemişti. Kapı açıldı ve gençliği bütün hücrelerinden fışkıran Melis içeri girdi "Metin Bey nerede çalışacağız?". 
"Dışarı çıkıyoruz" dedim. Melis sorgulayan gözleriyle bana baktı ama tek kelime etmedi. Loui vuitton çantasından iphonunu çıkarıp bir kaç dokunma hareketinden sonra yine o kadife sesiyle; "sevgilim ben bu akşam mesaiye kalacağım, Metin Bey'le. Beni merak etme, seni seviyorum" deyip telefonu kapadı.

O an ilk aşkım beni terk ettiğimde ki gibi hissettim. Biri gelip elindeki iğneyle kalbimi boydan boya çizmiş ve kalbimdeki bütün kan dışarı akıvermişti. Birlikte dışarı çıktık ve müdür olduktan sonra şirketin bana verdiği Ford Mondeo'ma oturup, yola koyulduk. Melis'in derin sessizliği beni ve muhtemelen benim sessizliğim de onu iyice germişti. 

Daha önce arkadaşlarımın kaçamaklarını anlattıkları zamanlardan aklımda kalan şehir dışında ki bir restorana doğru yola koyuldum. Oldukça şık ve pahalı bir yerdi. Restoranın önüne geldiğimizde arabadan hemen inip Melisin kapısını açmak için koşturmaya başladım. Ama Melis arabadan çoktan inmişti. Sessizce restorandan içeri girip garsonun bize yer göstermesini bekledik. İki kişilik bir masaya doğru garsonun arkasından ilerledik. Ben gözlerimi Melis'in bedeninden ayıramıyordum. Bu benim mantığımla vedalaştığım ender anlardan biriydi.

Masaya oturduk. Melis eline menüyü aldığında ben onu izlemeye başladım. Öyle zarif, öyle narindi ki "hayır hayır ben asla yanlış bir şey yapmıyordum. Kim olsa benim yerimde aynı şeyleri hissederdi". O ince narin parmaklarına dokunmamak için kendimle savaşıyordum ki telefonum çaldı. Kapatmayı unutmuştum.

Ekrana baktığımda arayanın büyük kızım Aslı olduğunu gördüm. Amerikada'ydı ve saat farkından dolayı belli saatlerde zar zor görüşüyorduk. Telefonu açtım;

-Canım babacığım, nasılsın seni çok özledim.

O an gözlerim Melis'in gözleriyle buluştu ve onun babasınınkilerle...

pehito
kurgu hikaye

30 yorum:

  1. Abi Melis de hiç sormamış mı?
    -"Mesai ile restoran ne alaka" diye?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Çalışkan

      Haklısın bu da düşünülmesi gereken önemli bir konu bence de :)

      Sil
  2. Son cümle çok iyi noktayı koymuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. arı maya

      Son cümle olmuş diyorsun yani :) çok teşekkür ediyorum öyleyse
      :)

      Sil
  3. Sonu itibariyle doğru şeyi anlaması güzel oldu... O tipik patronların yapmadığı şeyi yani... Bir nevi ders niyetine okunması gereken bir yazı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serkan Aydemir

      pehito dershanesine gölgeldiniz diyelim mi öyleyse
      :) heheheh

      Sil
    2. Hah haaa hoşgeldiniz olacaktı :)

      Sil
  4. güzel kurgu devamı nasıl gelıscek acaba vıcdan yapıp kızı yasında bırıne ne gozle baktıgını sorgulayacak yoksa,yada ne olursa olsun aşk haklımı dıyecek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. devinim

      Senin yorumundan sonra buna ikinci bölümü mü yazsam dedim :)

      Bilmiyorum ki ne yapacak, pehitonun ruh haline bağlı :p

      Sil
  5. Mükemmel, roman ne zaman çıkıyor? :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nugili hayat

      Teşekkür ediyorum, o da benim bir hayalim :)

      Sil
  6. sonu nasıl bitecek diye merakla ve heyecanla okudum. Çok güzel kurguların ya, bence bi kitap yazmalısın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahve Tadında

      Teşekkür ediyorum, böyle yazdığınızda ben çok mutlu oluyorum.
      :)

      Sil
  7. Çekiliş yaptım yardıma ihtiyacım varrrr

    YanıtlaSil
  8. Çok iyi bir bakış açısı, yine yakalamışsın tam noktayıı :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcucum

      Olmuş diyorsun yani :)

      Sevgilerimle canım
      :)

      Sil
    2. Evet hem de çok iyi olmuş :))
      Kocaman sevgilerr :))

      Sil
  9. Güzel bir hikaye olmuş canım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bahar

      Çok teşekkür ediyorum canım, sen de çok güzel yazıyorsun
      :)

      Sil
  10. sonunda üzüldüm sanki.
    :)

    YanıtlaSil
  11. sonu çok mükemmel olmuş yaww :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. zuhal gündoğdu

      Merhaba, hoş geldin
      :))

      Hehe çık teşekkür ettim
      :)

      Sil
  12. sonu çok vurucu olmuş. noktayı süper koymuşsun! ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tibet'in annesi

      Teşekkür ediyorum :)
      Canım :)

      Sil
  13. bu ne kadar saçma bir şey yaa mal mı bu melis?
    bu bir meydan okuma mı? yoksa davete icabet mi??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslıhan Yılmaz

      Mal mı bilmiyorum :) meydan okumuş olabilir. Çok saf da olabilir. Sonuçta adam babası yaşında, yakıştırmamıştır.

      Hah haaa artık sen nasıl hayal etmek istersen öyle olsun..
      :)

      Sil