21 Aralık 2012 Cuma

KIYAMET




Kafam davul gibi bunu hissedebiliyorum ama elimi başıma götüremiyorum. Sanki yüz kilo bir adam üzerime oturmuş gibi ama bunu bedenimin her yerinde hissediyorum. Ağzımın üstünde, göz kapaklarımda, kollarımın üzerinde ve beynimde. Sanki o adam beynimin üzerine de oturmuş gibiydi, çünkü düşünemiyordum.
Neredeydim, ne olmuştu ve en can yakıcı sorunun cevabını bile hatırlayamıyordum. Kimim ben? Tekrar gözlerim kapanıyor? Karanlık!!
Bir bebek sesi beni kendime getiriyor. Avazı çıktığı kadar bağıran bir bebeği duyuyorum. Kalkmak istiyorum ama o adam hala üzerimde, kıpırdayamıyorum. Hava zifiri karanlık, göz gözü görmüyor, dondurucu soğuk ve bebek sesinden başka, hiçbir şey duymuyordum. Kollarımı hareket ettirmek için kendimle bir mücadeleye giriyorum ama imkansız. Kasıklarımda ciddi bir ağrı hissediyorum ve ağır bir kan kokusu duyuyorum. Yakın zamanda hatırladığım tek şey, bebek sesi ama şimdi onu da duyamıyorum. Ağrı dayanılmaz bir hal aldığında, gözlerimi kapatıp, bir daha açmamayı diliyorum ama olmuyor. Ağrıdan bilincimi tekrar kaybediyorum.
Gözlerimi araladığımda, gün ağarmıştı ve kan kokusu iyice ağırlaşmıştı. Burnumun dibinde, bir çift göz gördüğümde, kaslarım istemsizce hareket edip üzerimdeki bedeni, hemen yanıma düşürmeyi başarmıştım. Kafamı soluma çevirdiğimde gördüğüm yüz kocam Murat, gördüklerimden sonra bütün anılarım beynime geri yüklendi. Allah'ım ne oluyor elimi onun ellerine uzattım ve bileğinden nabzını almaya çalıştım ama yok, hiçbir şey yoktu, artık yoktu, sadece bedeni yanımdaydı ama ruhu onu terkedip gitmişti.
Dünyam kararmıştı, Allah'ım bana daha büyük bir acı yaşatamazdın, teşekkür ederim tüm bunlar için teşekkür ederim, derken hüznümle kızgınlığımın arasında, ordan oraya geçip dururken, o bebek sesini hatırladım.
Tanrım bu olmuş olamaz diye geçirdim içimden ve aşağıya doğru baktığımda; araba karşıdan gelen kamyon, arabada doğum başlamıştı, gece yaşıyordu ama şimdi o çıplak zayıf bedeni hareket etmeden yatıyordu yerde. Savunmasız aciz ve hayata daha dün gece MERHABA demişti ve sabahı HOŞÇAKAL..
Bu kadar kısamıydı evladım ömrüm!! Aramızdaki bağı yerden aldığım bir taşla kopardım. Annelik böyle bir şey miydi, imkansız bir güçle onu kollarıma aldım ve sağ yanıma yatırdım. Kocam sol yanımda, oğlum sağ yanımda, iki cansız bedenin arasında ruhumun bedenimi terk etmesini beklerken tekrar bayıldım.
Gözlerimi açtığımda, ışıl ışıl ilaç kokan bir odadaydım. Kafamı önce sağıma sonra soluma çevirdim. İki yanımda boştu, o cansız bedenleri de beni terk etmişti.
İşte KIYAMET dedim. Burdaydım, dünyadaydım ama kalbim hem KIYAMETİ hem CEHENNEMİ aynı yerde yaşamıştı.
Her ikisi de bu dünyadaydı, beklemek anlamsızdı, elbet bir gün kapımızı çalacaktı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder