23 Eylül 2013 Pazartesi

ORADA GÖRÜŞÜRÜZ!!!



Dizlerini bedenine çekmiş, her hücresi birbirinden ayrılmaktan korkar gibi hareketsizdi. Hayatında mutluluğu hep sahip olmadığı şeylerde arayan biri için ne garipti bu hali. İlk kez 30 yıllk hayatında ilk kez kendine kalmış ve yanına hiç kimseyi yaklaştırmıyordu. Belki de ilk kez en çok başka şeylere yoğunlaşmasını ve bizi yanında istemesini beklediğim anda o tam tersini yapmıştı.

İki gündür aralıksız aynı şarkıyı dinliyor " GÖKSEL ACIYOR " ve kendine bakıyordu. İçine öyle kapanmıştı ki, 20 dakikadır varlığımdan habersizdi. İçler acısı dalgınlığına son vermek istercesine, ona hayatın devam ettiğine inandırmak ister gibi "Sevi" diyebildim. Birden onun adı her zamanki farklılığından arınmış değdi kulaklarıma. Onun isminde yarım kalmışlık vardı, Sevi-n, Sevi-len, Sevi-şmek ve içinde sevginin eksik olduğu bir sürü yarım kalmışlık.
Sevi'de bu yarım kalmışlığı çok kolay fark edebilirdiniz. Hiç bir arkadaşına güvenmez, hiçbir erkeğin çıkarsız yanında olduğuna inanmazdı. Onun için hep yarımdı sevgiler, her şek alışveriş karşılanana kadar gerçek sonrasında saçmalıktan ibaretti. Hayat aynadaki yansımasıydı, o kadar.

Sevi'nin güzelliği de yarım kalmıştı. Ona ilk bakışta güzel denmezdi, ağzından çıkan kelimeler kulaklarınıza ulaşmaya başladığında, dudaklarının kıvrımlarına dalardınız ve o çok nadir gülümseyişiyle yanaklarındaki gamzelerine gömülmek isterdiniz. En güzel yeri de ela gözleriydi. siyah kirpiklerine inat zorla açmış kardelen gözlerinde hep sır vardı. Ve siz bu ayrıntıyı fark ettiğiniz anda Sevi'den gidemezdiniz. O sırrın esiri olur, ona ulaşmak için çabalar durur. Rüzgara ters açılmış yelken gibi bir türlü dolup gidemezdiniz.  

Sevi başını kaldırdı, sırlı gözlerine dolmuş göz yaşlarıyla baktı yüzüme. "Biliyor musun Bülent, iki yıllık kanser hikayem, iki gün önce son bir aylık ömrümün kaldığını öğrenmem inan hiç umurumda değil. Bu hastalığı öğrendiğim andan itibaren biliyordum; gitmek de var kalmak da. Hem" tam bu anda sinirsel bir gülümseme belirdi suratında. Söylediklerine o da inanmıyor ama inanmak istiyordu. Kulaklarına her değen kelime gerçek olsun istiyordu. 

"Hem hayat sonsuz değil ki. Sen duydun mu Bülent, ebedi olan bir şeyi biliyor musun!!" Cevap beklemediğini biliyordum. Sadece biri onu dinlesin istiyordu. "Ben biliyorum Bülent, ebedi olan tek şey ona olan aşkım. Bitti derken yeniden yeniden, bitmeden tükenmeden devam eden aşkım. Onu çok özlüyorum. O bunu  hiç bilemeyecek. Hayatımda bir kez gururumu ayaklar altına alıp, hislerimi  anlattım ve çok aşağılandım. Şimdi kim beni yarım kalmışlıklarım ya da inanmadıklarım için suçlayabilir ki!!" Titremeye başladı, o an onu sıkı sıkı kucaklamak istedim ama biliyordum kendini aciz hissetmekten hoşlanmazdı. 

"Son bir ayım için üzülmüyorum Bülent, ona anlatamadığım ve bir kez daha onu göremeden terk-i diyar edeceğim için üzülüyorum dedi ve arkasına bakmadan karanlığın soğukluğuna bıraktı kendini.

pehito
kurgu, hikaye

24 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Sonsuz

      Merci efendim, işte elimizden geldiğince yapıyoruz bir şeyler.
      :)

      Sil
  2. O kendini aciz hissetmek istemezdi belki ama sarılmaya ihtiyacı vardı belki.. Hep böyle düşüncelerle mi insanları yalnız bırakıyoruz ki.. Kalıba soktuğumuz için mi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyuşuk Hayalperest

      O "belki"leri denemeden bilemeyeceğiz ve haklısın o önyargılarımız kim bilir bizi de karşımızdakini de nelerden alıkoyuyor.
      Samimi bir şey söylemek istiyorum. Benim ön yargılarım "o zaten böyledirlerim" hayatımı değiştirdi.
      Ve eminim ön yargısız hayat daha kolay. Sonunda "şöyle yapsam nasıl olurdu" demeyeceksin..
      Sevgilerimle
      :)

      Sil
  3. Ben bir ara hikayeyi kaçırdım, (sebebi tepem atım tüm blog yazılarımı sildiğim günlerdi...) ama çok güzel devam ediyor hikaye eline sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müjde Ablacığım

      Bu farklı bir hikaye, öyle tek. Diğer hikayenin devamı değil. Ben de bir aydır bloğa bir şey yazmıyordum.
      Beğenmene memnun oldum.
      Sevgilerimle
      :)

      Sil
  4. bu hikayede Bülent olmak mı zor yoksa Sevi olmak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslıcım

      Sence hangisi daha zor?
      :)

      Sil
    2. O kadar kararsız kaldım ki..
      Ne Sevi olmak isterim. Her an her saniye pişmanlık ve ölümün koynunda yaşamak..
      Ne de Bülent olmak isterim.. Her an her saniye acı çekip ölümü bekleyen birine yardım edemeden acılarını dindiremeden çaresizce yaşamak..

      Sil
    3. Aslıcım

      Anlıyorum ki ikisinin yerinde olmak da zor diye düşünüyorsun. Bunu yaşayan ve hayatını devam ettiren bir çok insanın olduğunu düşündüğümüzde; hayata tutunmak için hep bir nedeniniz var ve olmalı da diyorum ben de.
      Sevgilerimle
      :)

      Sil
    4. Evet gerçekten çok zor olduğunu düşünüyorum..
      Yaşayan bilen biri olaraktan..
      Sevgiler pe hitommmm :)

      Sil
    5. Aslıcım

      Yaşayan bilen biri derken???

      Sil
    6. benim dedem amcam ve bir kaç tanıdığım daha kanserden vefat etti ne acılar çekip neler yaşadıklarına bizzat şahit oldum..
      neysee yaaa kötü şeyler bunlar düşünmemek lazım..

      Sil
    7. Aslıcım

      Başın sağ olsun :(
      Benim de çok yakınımda böyle kayıplarım oldu ama hayat devam ediyor ve etmek zorunda.

      Sil
    8. pe hitom
      sağol canımmm tabi kide hayat devam ediyor..

      Sil
  5. büyülendim...anlatım şekline bayıldım, içinde kayboldum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Edacım

      Özellikle bu hikayeye ne yorum yapacaksın diye bekledim. Ve yorumun beni çoooookk mutlu etti.
      Çok teşekkür ediyorum güzel arkadaşım.
      :)

      Sil
  6. kim duk filmleri gibi gerçeğin içinde gerçek üstü bir kurgu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. atesinsesi

      Askında hayatta gerçek üstü gelecek o kadar çok şey yaşanıyor ki. Hatta birini dün bir televizyon programında gördüm.
      Ve güzel yorumun için sana da çok teşekkür ediyorum. Senin şiirlerinde çok içten ve güzel.
      Sevgilerimle
      :)

      Sil
  7. Merhabalar.

    Kaleminize ve gönlünüze sağlıklar dilerim. Çok güzel bir kurgu, sürükleyici ve akıp giden bir nehir gibiydi hikayeniz.

    Bu dünyanın geçici bir oyalanma ve oynaştan ibaret olduğu; her nefsin ölümü tadacağı, en sonunda bedenimizin ve ruhumuzun ait oldukları yerlere iade olunacağı hepimizce bilinen bir gerçektir.

    Bu bağlamda ölüm, sadece bir duraktır. Cenab-ı Hakk, ümmet-i muhammede ömrün de ölümün de hayırlısını versin İnşAllah!

    Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun efendim, saygılarımla.

    YanıtlaSil
  8. Recep Altun

    Merhaba :)

    Çok teşekkür ediyorum, bu güzel yorum için. Şeref duydum.

    Bu bilinen gerçeği göz ardı ederek yaşıyoruz halbuki. Ölüm bizlerden çok uzaktaki insanlara aitmiş gibi. Bizim yakınlarımıza geldiğinde de "neden ben" demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Ama çok haklısınız, ölüm hepimizin tadacağı bir gerçek.

    Âmin.

    Sizde sevgiyle kalın..
    :)

    YanıtlaSil