Her biri diğerini kıskandıracak kadar kararlı adımlarla yürüyorum. Yolum uzun ve bakmam, bakamam arkama. Hava en az 30 derece peki bu kaşmir hırkanın ne işi var üzerimde ve neden üşüyorum? Sadece yürüyorum bu gece. Geçmişten getirdiğim ne varsa bırakıp ardımda, yürüyorum. Biliyorum dönmem geriye ya da ne diyordum "dönemem" geriye.
Şimdi nereden çıktı bu sağanak yağmur, durdum. Üzerimde ağırlaşan hırkamı çıkarıyorum ve bırakıyorum yere. Öpüyorum geceyi, elimi uzatıyorum o da beni temizleyen yağmur damlalarını seriyor üzerime. Dönüyorum kendi çevremde, dönüyorum dönüyorum. Etrafımdan geçenler bakıyorlar ama görmezden geliyorum.
"Bu hayat benim" diyorum önce içimden, sonra yüksek sesle. Daha çok dikkat çeker oluyorum ama aldanmıyorum gelip geçenlere. "Heeeeyy izninizle" demiyorum bu kez, "hayat benim, bu hayat benim!" Ve tekrar yürüyüp gidiyorum. Temmuz sıcağında yağan yağmur yapıştırıyor elbisemi bedenime. Biliyorum tüm hatlarım, bedenimin her bir kıvrımı hiç göze gelmedikleri kadar gözler önünde ama hayat benim ve bu beden de. Umursamıyorum ilk kez nasıl görünüyorum diye.
Taksim Nevizade'nin ışıklı tabelasına aldanıyorum. Herkeste olduğu gibi beni de cezbediyor parlak şeyler, yanıp sönen ışıklar, biraz kırmızı, biraz mavi. Peki ben bu muyum ki? Parlak şeylere aldanan mıyım ben de! Eğer ben olacaksam bu gece; seçmeliyim yolum neredeyse. Çıplak omuzlarımı dönüp, elbisemin düşen ip askısını kaldırıyorum ve bedenimi kontrol etmeyi bırakıp yürüyorum. Önce hızlı hızlı sonra yavaş yavaş ama kararlı adımlarımla gecede.
Kırmızı tramvay geçiyor yanımdan. On yıldır bu şehirde yaşıyorum ve her geçişinde "keşke" diyorum. "keşke içinde olabilsem ben de" Peki neydi alıkoyan beni bu geçen on senede. Çok mu meşguldüm, çok mu zamansız. Çok muydum bir yerlerde? Peki öyleyse şimdi neden azım bu kadar? Neden mavi kot bir elbiseyle hastalığıma inat al olmuş yanaklarım ve kiraz olmuş dudaklarımla el sallayamadım beni sevdiğine inandığım her hangi birine?
Neden almadım yanıma birini, neden kabul etmedim? Neden "seni seviyorum" dediklerinde dönüp gittim? Neden bu kadar "neden" biriktirdim? Biliyorduk ya öleceğimizi, biliyorduk ya bir son oluğunu, biliyorduk ya vakitsiz olacaktı ve hiçbir zaman hazır olmayacaktık gidişlere. Öyleyse neden koştuk, neye koştuk bu kadar? Unutulmaz olmak isterken hep unutulacak işlere dahil olduk. Neden?
Ağzıma alkol sürmedim ya ben, bu gece başka diye, rakının suyuna karışıp ak oldum hem de apak bu gece. İçimde kalmasın hiçbir şey diye. "Hey! barmen. Rakıdan sonra ne var bana verebileceğin, şöyle sert bir içki" diyemeden ayaklarım ataletinden kurtulup yürüdü, yürüdü gecede ve işte Cezayir Sokak'tayım. Dokunarak geçiyorum duvarlara, öper gibi, sever gibi. Alıp yanıma onları da götürebilecekmişim gibi. Sadece gibi gibi.
İstemez miyim gerçek olsun. Alayım onları da yanıma bana yoldaş olsun ama kalıp burada başka gözlere değecek, bazen aşıklara, bazen tartışmalara, bazen de benim gibi bir kaç hafta ömrü kalanlara tek gecelik dost olacak.
Çok yorgunum. Hasta bir kadın gibi ama en çok geçen zamanda benden kalamayanlara yorgunum.
Öyleyse uyandım
pehito
Hep erteliyoruz hayatı..
YanıtlaSilAslında hayat dediğin bu saniyeden ibaret ama dilimizde hep bir keşke..
İstesek yapabiliriz ama hep erteliyoruz..
Yüreğine sağlık :*
Seyma Tanis
SilHep!
:)
Halbuki geçip gidiyor işte, istesek de istemesek de. Keşkelerle harcanacak kadar uzun da değil oysa ki.
Sevgilerimle
:)
Korkularımız yolumuzu kapatmıştır belki ve bizi bu yüzden kaybetmiş değil bulamayan olabilir. Korkuları döşeyip ışık tutmak gerek ,bir yol oluşturursak sanırım arınırız onlardan...Emeğine yüreğine sağlık :)
YanıtlaSilJysra Reçani
SilNe güzel yazmışsın. Çok sevdim. Korkularımızı döşeyip ışık tuttuğumuz bir yol yapmak hem de en zayıf noktamızın üzerine basa basa yürümek! Yapılabilecek en harika şey olsa gerek.
:)
Teşekkür ediyorum güzel yorumun için.
Sevgilerimle
:)
Hayat, başkalarının gözünden görünenlerden ibaret, çoğu zaman.
YanıtlaSilkaçımız, kendi gözlerimizden kaç kere görüyoruz, yaşaığımız hayatı..
gördüğümüz sadece hayal..
:)
Uyuşuk Hayalperest
SilKendi hayatlarımıza üçüncü bir göz gibi bakabilirsek ne çok doğrumuz yanlış, ne çok yanlışımız doğru olacak kim bilir.
:)
Teşekkür ediyorum yorumun için.
Sevgilerimle
:)
Önce mükemmelliyetçilikten kurtarmak lazım yakamızı, sonra tecrübe etmeye korkmamak. Son zamanlarda kendime sık sık hatırlatıyorum bunu. Yoksa "Neden" lerin pismanlığı ićinde boguluruz vakti gelince.
YanıtlaSilEdacım
SilYorumların beni çok mutlu ediyor. O eski tadı damağımda kalan zamanları anımsıyorum.
:)
Beni de biliyorsun. Bu farkındalık yazılarımı en çok kendime yazıyorum. Mükemmelken bile mükemmel olamayacağımız kesin. Hem mükemmel kime göre neye göre mükemmel. En güzeli "neden"lerin ve "keşke"lerin esaretinden kurtulmak.
Sevgilerimle canım
Özledim
:)
sana bi ödül verdim ama yaaaa :)
YanıtlaSildeeptone
SilBuradan da çok teşekkür ediyorum ödül için. Benim için çok değerli.
Sevgilerimle
:)
Geriye dönemiyorsal adımlarımızı bu bilinçle atsak dmi :S ama işte...
YanıtlaSilEline sağlık.
Plaza Sesi
SilHoş geldin
:)
Geri dönmeyelim zaten, ileri gidelim. Yeni bir bilinçle, senin de dediğin gibi.
:)
Sevgilerimle
:)
Çok yorgunum. Hasta bir kadın gibi ama en çok geçen zamanda benden kalamayanlara yorgunum.
YanıtlaSilişte en güzel ifade... ben de pe hitom ben deeeee
minik mini
SilBazen senin gibi hissediyorum demek. Ama kalıcı olmamalı bu duygular ve geçip gitmeli.
Sevgilerimle
:)
Herkes kendini kısıtlayarak yaşıyor bu hayatı bende dahil.
YanıtlaSilE bu hayat kimin o zaman? Hepimiz istediğimizden farklı yaşarken elalem ne der diye düşünürken yaşadığımız hayat kimin?
Onu bi bulursam çok fena olacak :))
Dördüncü Tekil Şahıs
SilKurduğun cümleleri hayranlıkla okudum. Ben de soruyorum o zaman "kimin bu hayat" ben diyorum ki bu hayat benim. Ve bu Meksika dalgası gibi yayılsın herkese. Başkalarının haklarını ihlal etmediğimiz sürece istediğimiz gibi yaşayalım.
:)
Son bitiris cok dokundu :) erteliyoruz hayati ama hayat ertelettirmiyor mu biraz da sanki sira hic gelniyor
YanıtlaSilben de seni seviyorum ki :))
YanıtlaSilyüreğine sağlık =)
YanıtlaSilBazen mola gerekiyor hayatta, oyle cok da kaptirmadan. Kendin olarak nefes alabilecegin kisa bir moladan sonra ziplamak icin guc kazanacagin ve kaldigin yerden degil yepyeni ziplatigin hizadan kendince devam ederek, yasamak. Inadina inadina yasamak. Korkmadan savasmaktan, nefes ala ala yavas yavas,sindire sindire, dindire dindire yetinemedigimiz tum konulari…
YanıtlaSilNe demis Che savasan kaybedebilir ama savasmayan coktan kaybetmistir.
Ve ne diyorum ben hayat iste : olur gider :)
Ellerine saglik pehito :))