28 Ocak 2013 Pazartesi

POLONEZKÖY AKLIMIZI BAŞIMIZA GETİRDİ

Merhaba, muhteşem bir hafta sonu geçirdim. Polonezköy'de doğayla iç içe bir gece. Taş bir ev, odunları içine attıkça alevlerin yükseldiği şömine, arada ateşten kopan kıvılcımların taş zeminin üzerinde duran kilime sıçrayışı ama endişelenecek bir şey yok, sonunda kilime gerekli müdahaleyi yapıp, yangın çıkmaması için geriye doğru hafifçe katlamakla sorunu çözdük. Ne kadar basit bir çözüm değil mi, hayatta ki her şeyi çözmek bu kadar kolay olsa, belki de o kadar kolaydır ama biz farkında değilizdir. Ne dersiniz?
kanguru


Hafta sonu, hafta içine inat buzzz gibiydi. Üşüdük üşüdük içimizdeki en küçük zerreye kadar üşüdük, sonra da şöminenin içindeki ateşe bakıp ısındık. Üşümek kadar kolay oldu ısınmak, soğuk havaya inat. :)

Bir de mutluluk vardı içimizi ısıtan; annem, babam, KIZIM, SEVGİLİM, kardeşim, onun bebişi ve eşi. Daha ne isterdi ki insan, tüm sevdikleri yanındayken. Bir baktık mutluluk her yerde, bizim kalbimizde ve en yakınımızdakilerde...

Gelelim doğayla iç içe olmaya; öyle ki kaldığımız yer hayvanat bahçesiyle ortak bir alandaydı ve işin en güzel yanı hayvanlardan çoğu serbest dolaşıyorlardı. Lamalar, hindiler, tavuz kuşları, köpekler, kazlar, ördekler hepsi elimizi uzattığınızda dokunacak kadar yakınlardı bize...

Tabi gördüklerim bunlarla sınırlı kalmıyor; kangurular, domuzlar, ceylanlar, piton yılanı, maymunlar, tavşanlar daha neler neler...İşte o güzellerden bazıları...

güzelim ceylan

Ve başka bir güzel yanı daha vardı orada olmanın. Ne mi arkadaşlar, hemen söyleyeyim; orada yanındakiyle konuşmak dışında başka bir iletişim kaynağımız yoktu. Televizyon yok arkadaş, o son model cep telefonları çekmiyor, internet yok, yani Dünya'dan bir haber bir yaşam. Doğayı dinlediğimiz, gerçekten birbirimizin sesini duyabildiğimiz, gözümüz telefonda ya da bilgisayarda, lütfen birbirimizi dinlemediğimiz, gerçekten birbirimizin gözlerinde kendi yansımalarımızı gördüğümüz GERÇEK bir yaşam vardı.

Uzun zamandır böyle birbirimizi görmemiş, duymamıştık. Tek seçenek vardı; anı yaşamak biz de bunu yaptık. Sonuna kadar, dibine kadar; Anı yaşadık ve öyle özlemişiz ki birbirimizi onu anladık. Ne kadar iyi geliyormuşuz, kendi kendimize yetiyormuşuz ama öyle kapılmışız günlük telaşlarımıza, öyle hayatımızın ayrılmaz parçası yapmışız ki teknolojiyi sonunda birbirimizi görmez olmuşuz.

Sonra bir karar verdik, bundan böyle her gün belli saatler arasında televizyon YOK, telefon YOK, internet YOK. Sadece sevdiklerimiz ve biz varız dedik. AN var, birbirimizi GÖRMEK, birbirimizi DUYMAK var. Zaman geçiyor ve biz gerçek mutluluğu sanal aleme sıkıştırıp, nerede nerede diye arar oluyoruz. Teknolojiyi seviyor ve destekliyoruz ama dozunda.

Der ve fotoğrafların devamını yükleyip bu konuşmaya burada noktayı koyarım.

Sevgiyle kalın...

tavuz kuşu

soğuk yılan :)


2 yorum:

  1. Pehitom, ne güzel anlatmışsın, unuttuklarımızı hatırlattın bize, yanyanayken bile ne kadar ihmal edebiliyor insan birbirini, ve ne kadar öteliyor bir insanın gözlerindeki gerçeği..Birilerinin zaman zaman bizi dürtmesine,şöyle sallayıp silkelemesine o kadar ihtiyacımız var ki, bu yazıyla sen bize bunu yaptın,teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Edacım, bu hafta sonu bizim de kafamıza Dank etti ;) kendi farkındalığımı sizlerle paylaştım. Umarım işe yaramıştır ki şimdilik öyle görünüyor :) devamını getiririz umarım...

    YanıtlaSil