Hımm lisede harçlığımı almadığımı son anda fark ettiğim ve 15km yolu yürümek zorunda kaldığımda. Bizim apartmanda oturan üniversiteli Ahmet'le kapıdaki ilk karşılaşmamızın olduğu gün. İnsan koktuğunun ancak böyle unutulmaz yapabilirdi zaten. Apartmanımıza taşınalı iki hafta olmuştu. O eşyaları taşırken ben onun ve benim olduğum hayal dünyasına derin bir giriş yapmıştım bile. İlk kaşılaşmamızda benim mahcup selamıma aldığım yanıt "ııııyyy ne yedin sen, hiç mi banyo yapmazsın" olmuştu. Yerin dibine işte benim o gün geçtiğim gibi geçilirdi. Ama sonrası "Meltem adın gibisin, yanımızdan esip geçiyorsun. Sen geçiyorsun, mis kokun baki kalıyor" olmuştu.
Yaaa ne günlerdi. Hah açılış konuşması başladı, ne kadar da uykum var. Gece uyutmadı ki velet. Çocuğun mu var, derdin var. Yani güzel tabi ama bazen zor. Her sabah 06.30da kalkmak zorundayım ve bütün geceyi uykusuz geçirsen de, kalkıp sabahın köründe işe gitmek zorundasın. Bir de geldi beş yaşına hala "ayağında salla beni anne". Bacaklarımı hissetmiyorum hala. Evet şimdi konunun uzmanı çıktı. Umarım uykusuzluğuma yenilmem. Neyse çok sıkılırsam ıphone'umdan gelen maillerime girerim. Tweet atarım, facebook'a bakarım. Sonuçta ne yaptığımı sadece ben bileceğim.
Yani kırk yaş zor diyorlardı da inanmıyordum. Bütün hastalıklar bu yaşta başlıyor. Şeker, kolestrol ve şu yanımdan ayırmamaya alışamadığım, yakın gözlüklerim. En iyisi doktorun dediği gibi yakın-uzak bir arada alayım gözlüklerimi. Neredeyse telefonumla arama bir metre koydum ama yok anacım göremiyorum yinede. Gözlerime kürdan takıp dinlemeye çalışayım adamı. O da ne? Yılmaz Erdoğan mı sahnede? Aaaaa yok değilmiş ama bu ne benzerlik. Bu adamdan tıpla ilgili bilgileri dinlemek ilginç olacak. Acaba ne zaman şiir okumaya başlayacak. Gözlerimin içine bakıp, şiir okumaya başlasa;
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Menopozumun yaklaştığını hissettiğim ve zor kabullendiğim çizgilerimin üzerine iyi gidebilirdi bu şiir. Gerçi biricik işiyle çok meşgul eşimden dinlesem, yıllar sonra çok daha anlamlı olabilirdi. Aaaa şimdi hayal ettim de dizlerinin üzerine çökmüş elinde bir adet beyaz papatya, kesinlikle beyaz papatya. Bilir benim en sevdiğim çiçeğin o olduğunu, bilir de akıl edip almaz. Yirmi yıl olunca böyle mi oluyor evlilikler.
Düşünüyorum, böyle değildik eskiden. Nasıl aşık bakardık birbirimize, gören kıskanırdı. Yaaa hep diyorum bir nazar muskası yaptıralım diye ama ona batıl geliyor böyle şeyler. Bana da öyle gelirdi aslında, yaşlanmak orta yaşı geçmek, böyle bir şey sanırım.
Ooohh Yılmaz Erdoğan sırasını savdı. Bu kez bir avukatı taktim ettiler. Daha çok bir opera sanatçısı tipi var kendisinde. Üzerinde siyah takım elbisesi, geniş göğüs yapısı, dağınık kestane rengi siyah saçları, her an dışarı fırlayacakmış gibi görünen gözleri, sanırım guatrı var. Guatr hastalarının gözleri öyle oluyor, bu bilgiye ne ara sahip oldum hiç bilmiyorum. Aman Allah'ım böyle bir adamdan beklenmeyen ince tiz bir ses. Tamam pes ediyorum, kaçtı bütün uykum. Zaten kulaklarımı tırmalayan böyle bir ses de, uyumam pek de mümkün değil.
Nasıl oluyor da bir beden bu kadar zıtlıklardan oluşuyor. Biz çevremizdeki zıtlıklara katlanamazken, bir beden dünya kadar zıtlık bulundurabiliyor. Zıtlıklar, ne güzel bir kelime. Biri olmadan diğeri var olamayacak, varlıkları hep birbirine mahkum zıtlıklar. Yani düşünüyorum eşimle benim gibi.
Ben çok konuşurum, o gerektiğinde. Arada da "Melteeem tamam" bu ondan duyabildiğim en uzun cümle. Abartıyor olabailirim ama şu an için hissiyatım bu. Sanırım gece kalkmadığı için olabilir sinirim. Ne olurdu biraz da o baksaydı oğlana. Bu kadar uykusuz olmazdım. Sonuçta ben tek başıma yapmadım ya bu çocuğu. Ahaaa bir de neymiş efendim "sabah işe gidecekmiş" hayır sanki ben sabah diskoteğe gideceğim. Bu arada kaldı mı diskolar. Ondan da haberim yok.
Yok yok Meltem gerçekten yaşlandın kızım sen. Diskotek falan, ununu eledin eleğini astın. Baksana yirmili yaşlardaki gençler bile Meltem Teyze diyor sana. Yaaa ben ne zaman taktım yaşlanmaya bu kadar. Yani yaşlandıysam da kırk yıllık hayatıma; bir müdürlük, bir çocuk, bir eş ve güzel dostlar sığdırdım.
Efendim, ne oluyor yaaa???
-Melteeeeemm!!! Kalk hadi okula geç kaldık, sınav var, hadi ama.
Ne yani her şey rüya mıydı??
pehito
kurgu hikaye
:))))) buna da güldüüüm.
YanıtlaSildeeptone
SilAllah gülmekten ayırmasııııın :))
İnandım ben :D
YanıtlaSilAli Çalışkan
SilHoşgeldiiiiiin, sefalar getirdin
:)
Heheheh ne güzel inanın istemiştim zaten
:)
ahahah :) güzel kurgu olmuş, gün aydın olsun
YanıtlaSilİlknur AKPINAR
SilTeşekkür ediyoruuuuum canım benim, biraz geç oldu.
Bende iyi geceler diyeyim :)
:) çok güzeldi :)
YanıtlaSilKahve Tadında
SilMersi efendim :)
sıcak ve espirili bi hikaye
YanıtlaSilklavyene sağlık :)
Tülay Demirbas
SilSamimi bulmana sevindim
:)
Klavyem, evet iki gündür aramız iyi kendisiyle.
:)
İstemediğim bütün sonlardan sonra ben de "hadi kalk, okula gitmiyor musun?" sesiyle uyanmak istiyorum. :))
YanıtlaSilBurcucum
SilBunu hangimiz istemiyoruz ki. Bir de baktım hepsi rüya değil miymiiiiş.???
Bir de tam tersi oluyor, uyanmak istemeğimiz rüyalar, değil mi ama :)
Ah sorma çok kötü oluyor "Ne yani rüya mıydı?" diyerek kalkıyoruzz :))
SilBurcucum
Sil:)
ben de diyorum bu kız 40 yaşında mıydı :) ne güzel de yazıyorsun öyle bak bak :)
YanıtlaSilMerve Sevim
SilHah haaa şaşırdın yani, ya kırksam :)) bir de hikayede ne uyuyan, ne de uyanan, ikisi de ben değilim ki :))
Ay teşekkür ediyorum, teveccühünüz
:)
Sevgilerimle
:)
iyiydi :)
YanıtlaSil1800lerde Yaşayan Kabarık Elbiseli Kız
SilÖnce hoşgeldin :))
Sonraaaa, iyiydi derken? Şaşırttın iyiydi, idare ederdi iyiydi. Güzel olmuş, iyiydi????
Neyse canım iyi diyorsun sonuç olarak, teşekkür ediyorum ben de
:)